Doğruyu Söyleyen Sağ Görüşlü Bir Politikacı

Başta Atatürk’ün birçok devlet adamı ve düşünürlerin vurguladıkları söyledikleri gibi, dinci devletlerin din düşüncesi ile yönetilen ülkelerin yapısın

Başta Atatürk’ün birçok devlet adamı ve düşünürlerin vurguladıkları söyledikleri gibi, dinci devletlerin din düşüncesi ile yönetilen ülkelerin yapısında gerçek demokrasi olmadığından, o ülkeler her türlü yasa dışı olaylar ve keyfi uygulamalara etken olduğundan bu tür ülkeler çağın gerisinde kalmışlar. Örneğin Türkiye halkının çoğu açlık sınırında ne ki açlık sınırının altında gelirleri olurken, tek adam yönetiminin başı RTE hem de kaçak bir arsaya dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş 1150 odalı saray yapıyor. Yine başka bir tek adam yönetimi ülkesinde Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'a Cumhurbaşkanı Kurbankulu Berdimuhammedov'un 21 metrelik altından heykeli dikildi (hatta köpeğinin bile altın heykelini diktirmiştir). Niyazov, günler ve ayların adlarını kendisinin ve aile üyelerinin isimleriyle değiştirmişti.[i]

Doğruyu Söyleyen Sağ Görüşlü Bir Politikacı

Ayrıca ülkesini tek adam olarak baskıcı bir yönetimle yöneten, yaptığı zulümlerden

çaldığı paralar yüzünden kendisine yapılacak yargılamadan hapse atılmaktan korkan ve ülkesinden kaçan devlet adamları vardır, örneğin Tunus’u 23 yıl dikta rejimiyle yöneten 2011 yılında ülkesinden kaçan Tunus’sun eski devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali, 2019 yılında sürgünde öldü.[ii]

Dünyada 50 civarındaki tek adamla yönetilen din ağırlıklı Müslüman ülkeler çağdaş dünyanın gerisinde kalmışlardır. Öylesine bilimi es geçip dine daha çok önem veren Müslüman ülkelerde hemen hemen 500 yıldan fazla bir zamandır bilimsel alanda hiçbir katkıları ve icatları yok. Kendi ülkemizde tek adam yönetiminde AKP-RTE iktidarında fen liselerini es geçilip durmadan İmam hatip okullarına hız verildiğini gördük görüyoruz. İmam hatip okulları çağdaş bilimi veremez, imam hatiple de ülke kalkınamaz, çağdaşlaşamaz.

Tek adamla yönetilen Müslüman ülkelerde yöneticiler demokrasiye önem vermeyen tavır içindeler. Oysa çağımızda Avrupa’da olduğu gibi çok gelişmiş ülkeler gerçek laik demokrasi ile çağdaş olmuşlar, zenginleşmişler, refaha erişmişler. Müslüman ülkelerdeki tek adam yöneticileri önce “demokrasi diyerek” demokrasiyi basamak olarak kullanıp halkı kandırıyorlar, iktidar olunca da “verin yetkiyi görün etkiyi” bütün kurumları ele geçirip tek adam yönetimli baskıcı bir rejim kuruyorlar. 

Demokrasiye inanmadığı halde kendi despotik amacına ulaşmak için Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıyken,[iii] şöyle demişti: “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” ve “demokrasi amaç değil araçtır” demişti. Bu sözleriyle demokrasiye karşı düşüncede olan bir yöneticinin ülkesini AB içine alır mı?

Türkiye1950 yılında tek adam yönetiminden demokrasiye yönelmişti, 67 yıl sonra 2017 de Türkiye şaibeli bir referandumla anayasa değişikliği ile (Recep Tayyip Erdoğan arzuladığı demokrasi tramvayından inmiş) 16 Nisan 2017'de tek adam yönetimine evrilmişti. Görüyoruz tek adam yönetiminin getirdiği yoksulluk pahalılık ve enflasyonunla halkı nasıl ezdiğini, “itibardan tasarruf yapılmaz” diyerek saçıp savurarak ülkeyi borca soktuğunu yaşayarak gördük.  Ülkeyi tek adam yönetimine çeviren kurnaz yöneticiler özellikle halkın en zayıf can alıcı inancı olan din ve dinciliği kullanarak halkı kandırarak iktidara gelmekteler. Din sömürüsünü çok iyi bilen Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyordu:

“Bizi yanlış yola sevk eden habisler (soysuzlar) bilirsiniz ki alelekser (çok kere) din perdesine bürünmüşler, saf ve nezih (temiz) halkımızı hep 'şeriat' sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din kisvesi altındaki küfür ve melanetten (kötülükten) gelmiştir."[iv]

Yukarıda Atatürk’ün sözlerini açık yüreklilikle teyit eden doğruları söyleyen bir politikacımız Ferruh Bozbeyli (1927-2029) bakın1970’lerin TBMM Başkanı Ferruh Bozbeyli şöyle diyor:

“Allah bu ülkede sağcılara, solculara, sosyalistlere hatta komünistlere bile iktidar nasip etsin, ancak bu dincilere iktidar nasip etmesin”, deyince Ferruh Bozbeyli’ye tepki göstermişler.

“Neden hocam onlar da bu memleketin alnı secde gören çocukları değil mi? Neden onlara komünistlere bile layık gördüğün iktidarı layık görmüyorsun”, diye sormuşlar.

Doğruyu Söyleyen Sağ Görüşlü Bir Politikacı


Ferruh Bozbeyli de bakın ne demiş: “Bu ülkede sağcıların da solcuların da sosyalistlerin de komünistlerin de bir devlet kültürü vardır, hangisi iktidara gelse bir devlet kültürü ile ülkeyi yönetir. Ancak bu dincilerde devlet kültürü yoktur, iktidara geldiklerinde bu devleti yıkarlar, demiş…1950’den bu yana 75 yıldır ülkeyi yöneten sağcılar dinciler ülkeyi Atatürk’ün arzuladığı “çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne” çıkarabildiler mi? Ülke insanları yıllardan beri enflasyonla, pahalılıkla boğuşmakta, açlık sınırının altında çile çekmekte.[v]

“Dinciler” iktidara geldiklerinde de gitmemek için en şeytanı planlar yaparak oturdukları koltuğu bırakmak istemiyorlar. Ülkemizi 23 yıldır yöneten R.T.Erdoğan yakın zamanda devamlı iktidarda kalmak isteğini şöyle dile getiriyordu, “emr-i hak vaki oluncaya kadar buradayım” yani- ölünceye kadar buradayım- iktidardayım diyordu. Hangi demokratik bir ülkede hangi başkan yönetici ölünceye kadar buradayım” diyebilir.

Bu yazıyı yazdığım sıralarda, galiba You Tube kanalında kısa bir videoda izledim, sokakta röportaj yapan muhabire bir bayan yaklaşık şöyle diyordu: “Ben abdestli namazlı sürekli AKP ye oy vermiş bir kişiyim, yeter artık bu dincilerin yalancı, dinci iktidarlarından bıktık yıldık iyice, ülkeyi görüyorsunuz ne hale getirdiler. Bundan sonra tövbe olsun bu iki yüzlü iktidara oy vermem. Ülkeyi adaletle yönetecek Komünist partisi gelse bile razıyım onlara oy veririm ama bunlara asla”.

 

Doğruyu Söyleyen Sağ Görüşlü Bir Politikacı

Din sömürüsünü O. Bölükbaşı Menderesin yüzüne karşı Mecliste din tüccarı Menderes” diye haykırdı.

Osman Bölükbaşı bir gün Mecliste, Parmağı ile Menderes’i işaret ederek şöyle diyordu: "Dünyadaki tüm ticari faaliyetleri araştırıp inceledim, din ticaretinden daha kârlı bir sektör, görmedim, bunu en iyi başaranlardan birisi de sensin; din tüccarı Menderes" deyince, Demokrat Partililer Bölükbaşı’nın üzerine yürür, kendisine sonra, 3 oturuma, katılmama cezası verilir.

Bölükbaşı’ndan kurtulmak, hapse atmak için, Milletvekili Seçildiği Kırşehir’i il statüsünden çıkartılıp, ilçe yapılır. Bölükbaşı’nın böylece, vekilliği düşürülüp, komünizm propagandası yapmaktan dosya hazırlanıp, hapse atarlar…![vi] Bir sonraki seçimde Bölükbaşı, Ceza evinden, Bağımsız Aday olur ve oyların %90'nını alıp, yeniden milletvekili olup, hapisten çıkar…!

Ve ilk oturumda, Menderes’in gözünün içine baka baka; "Türk milleti sen gibi, Amerikan uşağı, din tüccarı hainlerin suratına her daim, şamarı böyle indirir" der…! [vii]

                           Bir gün bir arkadaşımla bu konularda sohbet ederken o arkadaşım şöyle demişti:

Türkler keşke Müslüman olmasalardı, Müslümanlık Türkleri geri bırakmıştır”. Yine bu konuda da eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson (Ali Kemal’in torunu) aynen şöyle diyordu: “Müslüman ülkeler İslam yüzünden Batının yüzyıllarca gerisinde kaldı”

                         Sonuç olarak iktidara gelmek için dini politikaya alet edip cahil halka karşı kendini dindar gösterip iktidara gelen yöneticiler-devlet adamları iktidarda kaldıkça zalim bir despot olurlar, iktidardan bir türlü gitmek istemezler, sonunda Tunus’un eski devlet başkanı Zeynel Abidin Bin Ali gibi çoğunluğu yurt dışına kaçarlar.

Dünyada 50 civarında Müslüman devletlerin hemen hepsinde demokrasi yok, tek adam yönetimi ile yönetilirler ve hepsi de dünyanın en geri kalmış devletleridirler. O zaman en doğru yönetim şekli üç erki birbirinden bağımsız ve saydam halka açık olan yasama (meclis), yürütme (idari yönetim), yargı (adalet mahkemeler)  Batı’nın demokratik ülkelerinde olduğu gibi olan ve gerçek demokrasiyi benimseyip uygulayan ülkeler daha çabuk kalkınır, daha çabuk çağdaşlaşır.

 

Cevat Kulaksız kulcevat 599@gmail.com

SONOTLAR



[i] https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/05/150525_turkmenistan_heykel

[ii] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-59996765 

[iii] 14 Temmuz 1996 günü Milliyet Gazetesi’nde çıkan Nilgün Cerrahoğlu imzalı söyleşide

[iv] Faik Öztrak https://x.com/faikoztrak/status/1753331853703217529 (Adana esnaflarıyla buluşması, 16 Mart 1923)

[v] Not: Ferruh Bozbeyli sağ görüşlü bir siyasetçidir. (1961-1965 AP Milletvekili ve TBMM başkanı, 1970-1978 Demokratik Parti Genel Başkanı).

[vi] https://eksisozluk.com/kirsehirin-ilce-yapilmasi--2341871

[vii] 20 Temmuz 1954 günü ilçe yapılarak Nevşehir’e bağlanan Kırşehir hatadan dönülerek (olayın abesliğine demokrat parti içinden bile sesler yükselmiştir) 1957 yılında tekrar il yapılmış demokrat partiye ve Adnan Menderes’e en güzel cevabı sandıkta vermiştir.


Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget