AKP'nin; adeta basın sözcülüğünü yapan gazeteci Abdulkadir SELVİ, köşesinde yazmış ve demiş ki;
“Erdoğan, yeni dönemde CHP’yi yalnızlaştırmak için
mücadele edecek. CHP’yi vurdukça vuracak. Özgür Özel’i
hedef aldıkça alacak. Özgür Özel’e “Kukla
genel başkan” dedi. CHP ile diğer muhalefet partilerinin
arasını açmaya özen gösterecek. CHP’yi muhalefette tek başına bırakmak için
çalışacak.
Bakalım Erdoğan’ın
kucaklayıcı siyaseti mi yoksa Özgür Özel’in
sertlik siyaseti mi galip gelecek.”
Gazeteci SELVİ'nin ERDOĞAN'ın kucaklayıcı siyasetinden
bahsetmesi, ironi gibi, gerçekten çok komik bir yakıştırma. ERDOĞAN; bugüne
kadar, asla kucaklayıcı bir siyaset yapmadığı gibi, bundan sonra da yapması
asla mümkün değildir.
AKP Genel Başkanı ERDOĞAN; bölen, ayrıştıran, düşmanlaştıran,
gerginlikten hoşlanan ve beslenen bir politikacı olarak ün salmış ve bu
siyasetin patentini ve markasını adına tescil ettirmiştir.
ERDOĞAN; genel başkanı olduğu AKP dışındaki muhalefet partilerinin
hiçbirini, kendiliğinden ve siyasi bir karşılık beklemeden, asla kucaklamaz. Çok
kullanılan bir deyim olan ve birinin amaçlarına alet olmak anlamına gelen,
kucağa oturtur sadece. Kucaklaşmayı, kucağını açmasını, kucağa oturmasını, yani
kendi amaçlarına alet olmasını, karşısında duran diğer muhalefet partilerinden
bekler ve ister.
Bir zamanlar araları açık olan MHP lideri BAHÇELİ'nin
nereden nereye geldiğini herkes biliyor. BAHÇELİ; ”tekeden süt sağılmadığı
gibi, ERDOĞAN'dan da Cumhurbaşkanı olmaz” gibi ve en hafifi bu olan birçok ağır
sözlerinden sonra, hidayete ererek ERDOĞAN'a yaklaşmış ve ona kucağını ve
partisini açmış, kendisine tam destek vererek Cumhur İttifakı adı altında
iktidar ortağı ve bugünkü acayip sistemin oluşmasında ve ERDOĞAN'ın tek adam
yetkileriyle donatıldığı Cumhurbaşkanı koltuğunda oturmasının mimarı olmuştur. Yani,
MHP ve BAHÇELİ'ye kucağını açan kişi ERDOĞAN olmamış, ERDOĞAN'a kucağını açan
ve kucağa oturan BAHÇELİ olmuştur. Kucağa
oturmak, yukarıda da belirttik, sık kullanılan bir deyim olup, bir hakaret
değildir ve yazıda hakaret amaç ve kastıyla kullanılmamıştır, bir durum tespiti
yapılmış olup, bu deyim birinin amaçlarına alet olmak anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak, ERDOĞAN; kucaklamayı değil, kucaklanmayı
kendisine koşulsuz biat edilmesinden, kucağa oturtmaktan hoşlanan bir
politikacıdır.
Özgür ÖZEL de; CHP Genel Başkanı seçilir seçilmez, ilk
hatasını yaparak, yumuşama ve normalleşme adı altında ERDOĞAN'a elini uzatmış, kucağını
açmış, ancak, kucağa oturmadığı için araları bozulmuş, çok doğru bir kararla
erkenden geri çekilmiş ve kanlı bıçaklı olarak bugünlere gelinmiştir.
ERDOĞAN; Meclisin açılış konuşması için meclise
geldiğinde, meclise katılmayarak kendisine boykot eyleminde bulunan CHP
dışındaki diğer muhalefet partilerine samimiyet göstererek onların kendisiyle kucaklaşmalarına
kapı aralamış, kendisini çok ağır eleştiren, hatta partisinden koparak kurulan
partilerin de içlerinde bulunduğu muhalefetin çoğu partisi, ERDOĞAN'ın
etrafında saf tutarak ERDOĞAN'a kucaklarını açmışlar ve çok mutlu pozlar
vererek fotoğraf karesine girmişlerdir.
İşte gazeteci
SELVİ'nin yazdığı; “Erdoğan, yeni dönemde CHP’yi
yalnızlaştırmak için mücadele edecek. CHP’yi vurdukça vuracak.
Özgür Özel’i hedef aldıkça alacak.
Özgür Özel’e “Kukla genel başkan”
dedi. CHP ile diğer muhalefet partilerinin arasını açmaya özen gösterecek.
CHP’yi muhalefette tek başına bırakmak için çalışacak.
Bakalım Erdoğan’ın
kucaklayıcı siyaseti mi yoksa Özgür Özel’in
sertlik siyaseti mi galip gelecek.” ifadeleri, tam da bu durumun tarihe not
düşülmesidir.
CHP’yi muhalefette tek başına bırakmak, yalnızlaştırmak, diğer
muhalefet partileriyle arasını açmak, gelinen ve içinde bulunduğumuz bugünkü
koşullarda, asla CHP'nin zararına ve iktidara gelmesine engel değildir. Zira; çoğu,
altılı masa adı altında ittifak yaparak
KILIÇDAROĞLU'nun yanında saf tutan muhalefet partilerinin, hiçbir oy
tabanlarının olmadığı, âdeta kağıttan kaplan oldukları, seçim sonuçlarıyla
ortaya çıkmıştır, altılı masa ittifakından karlı çıkan, CHP ve KILIÇDAROĞLU
değil, ittifak yaparak CHP oylarıyla milletvekilliği kazanarak meclise giren
kağıttan kaplan partiler olmuştur.
Önümüzdeki seçimlerde, AKP Genel Başkanı ERDOĞAN ve üst
yönetimleriyle, yönlerini AKP ve ERDOĞAN'a çevirme eğilimi gösteren muhalefet
partilerinin, CHP'yi yalnızlaştırmaları; CHP’nin lehine olup, adına çok değerli
yalnızlık dediğimiz bu durum, CHP’nin; iktidardan kurtulmak için gün sayan, her
şeyiyle ezilmiş, çoğunluğu kendi
partilerine ait olmak üzere, iktidarıyla muhalefetiyle her partiden toplumsal muhalefeti oluşturan milyonlarla
miting meydanlarında birlik ve beraberlik içinde bütünleşerek sandıkta da
oylarıyla kucaklaşmalarına asla engel olamayacağı gibi, CHP'nin çok değerli
olan bu yalnızlığı, CHP ve ülkemiz adına bir kayıp değil, bilakis hayırlara
vesile olacaktır.
09/10/2025
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder