Bu sene de, en büyük bayramımız olan Cumhuriyet Bayramını
ve Cumhuriyetimizin 102. yıldönümünü, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, yine buruk kutlayacağız.
Cumhuriyet ve onun temel
kurucu ilkeleri ve Cumhuriyetin kurucusu ATATÜRK ile sorunları olan AKP iktidarı döneminde, tüm milli bayramlarımızı, özellikle de Cumhuriyet
Bayramımızı, kısıtlı ve buruk kutlamaya
alıştık artık.
Daha doğrusu, bizler alışmadık ama, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının başlangıcında kurtulmayı
çok arzu etmemize rağmen kurtulamadığımız AKP iktidarı; bizi bu duruma alıştırmakta kararlı gözüküyor.
Mutlaka bir bahane bularak, Cumhuriyet
Bayramı Kutlamalarına sınırlandırma getirmeyi, kutlamaların yoğunluğunu ve
coşkusunu asgari düzeye indirmeyi alışkanlık
haline getirdiler.
Bu sene, 29 Ekim 2025 de Cumhuriyetin 102. yaşını, millet
olarak, ikinci yüz yıla yakışan görkemli
bir şekilde kutlayacağız ama, saray iktidarında bu konuda yine hiçbir kıpırdanma ve hareketlilik yok, muhalefet
cephesi, özellikle ana muhalefet partisi CHP, doğrudan partiye ve milli iradeye,
özgürlüklere yönelik saldırılar nedeniyle elinden geleni yapmakla birlikte, kendi
dertleriyle uğraşmanın çaresizliği içine düşmüş durumda.
İktidar, FETÖ ile kol kola
iken, aynı hedefe birlikte yürürlerken, icat ettikleri kutlu doğum haftasını, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına
alternatif bir kutlama haline getirerek, 23 Nisan Bayramını gölgelemeye çalıştığı gibi,
Cumhuriyetin 102. yılını kutlayacağımız bu sene de, kutlamaları etkisizleştirmenin gayreti içine
girecek ve marjinal bir yandaş grup tarafından, ulu önder ATATÜRK'ün huzurunda, Recep Tayyip ERDOĞAN sloganları atılacaktır.
İktidar; ne yaparsa yapsın, Cumhuriyeti
ve Cumhuriyetimizin 102. yılının önemini ve görkemini, asla gölgeleyemeyecek, birilerini
ATATÜRK'e şirk koşamayacak ve 102. yaşına basan Cumhuriyetimizi ve ATATÜRK'ü
asla itibarsızlaştıramayacaktır, 102 yaşındaki Cumhuriyetimiz, Cumhuriyet ve
ATATÜRK sevdalısı halkımızın yüreğinde tüm canlılığı ve görkemi ile yaşamaya devam edecektir.
Cumhuriyetin, en başta laiklik olmak üzere, tüm değerlerine sadık olan biz Cumhuriyet ve ATATÜRK sevdalıları; Cumhuriyet
Bayramını, Cumhuriyetin 102. yılını, iktidarın tüm engellemelerine rağmen, hak ettiği değerde ve coşkuda kutlamakta kararlıyız.
Hepinizin, Cumhuriyet
sevdalısı Milletimizin Cumhuriyet Bayramını, yürekten kutluyor, bu vatanı ve Cumhuriyeti
bize kazandıran ve emanet eden ATATÜRK
ve tüm silah arkadaşlarını, rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum. Mekanları
cennet olsun.
29. Ekim. 2011 yılında, Cumhuriyetin 88. yıldönümünde, yine çok kısıtlı ve buruk olarak kutladığımız
Cumhuriyet Bayramı nedeniyle, bundan on
dört sene önce yazdığımız ve güncelliğini hiç kaybetmeyen, “ŞİMDİ GERÇEKTEN ÖLDÜM İŞTE!” başlıklı
yazımızı, aşağıda sizlerle yeniden ve aynen paylaşıyorum. 29/10/2025
Hukukçu
ŞİMDİ GERÇEKTEN ÖLDÜM İŞTE!
Ben, Van ve Erciş de yüzlerce kişinin enkaz altında
kalarak öldükleri depreme Erciş de yakalanarak enkaz altında yaşamını yitiren
onlarca öğretmenden biriyim.
Ben, Cumhuriyet çocuğuyum, bu nedenle, Cumhuriyetin kazanımlarından yararlanarak ve
Cumhuriyetin ilkelerini benimseyerek okudum ve öğretmen oldum.
Cumhuriyetin kazanımlarını ve
ilkelerini benimseyerek, bunların
savunuculuğunu yapacak ve Türkiye Cumhuriyetini daha da ileriye götürecek olan
genç nesiller yetiştirmek üzere, tüm
sıkıntılarına, yokluklarına ve
zorluklarına katlanarak, Erciş ilçesinde
severek ve isteyerek öğretmenlik yapmaya başladım.
Hayatın cilvesi işte, her şey iyi ve yolunda giderken, tabii bir afet olan depremin, Van ve Erciş'i vurması üzerine, yıkılan bir binanın enkazı altında kalarak, hayata veda ettim.
Beni bu fani dünyadan
uzaklaştıran depremden üç beş gün sonra, 29. Ekim. 2011 de, Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıl dönümü kutlanacaktı. Tek arzum; öğrencilerimle birlikte 29. Ekim Cumhuriyet
Bayramını kutlamak ve bu vesileyle, ülkemizde Cumhuriyeti kuran Atamızı ve diğer
büyüklerimizi anıp, onlara
şükranlarımızı sunmak ve öğrencilerime, Cumhuriyetin ilkelerini ve pozitif
kazanımlarını anlatarak; onların, Cumhuriyetin ilkelerine ve Türkiye Cumhuriyeti
Devletimize dört elle sarılmalarına katkı sağlayabilmekti.
İnanın, depremde enkaz altında kalarak bedenen
sizlerden ve aile yakınlarımdan ayrılmış olmam, beni
hiç üzmedi, tek üzüntüm, 29. Ekim. 2011 tarihinde Cumhuriyetimizin 88. kuruluş
yıl dönümünü kutlama imkanından mahrum kalmış olmamdı.
Aslında daha yolun
başındaydım ve bu vatana ve bölge halkına yapacağım ve yapmak istediğim daha
çok güzel şeyler vardı. Ancak, benim için kısmet bu kadarmış.
Ülkemizde, Cumhuriyetin ilkeleri doğrultusunda yetişmiş, insan hak ve özgürlüklerini ve demokrasiyi
benimsemiş ve özümsemiş çok sayıda insan ve öğretmenin var olduğunu bildiğim
için, deprem yüzünden hayatımı
kaybederek, Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıl dönümünü kutlayamamaktan
kaynaklanan üzüntüme rağmen, teselli
buluyor ve gözüm arkada kalmıyordu.
Canlı bedenim sizlerden ve
ülkemden kopmuş olsa da, ruhum sizlerle
ve ülkemle birlikte, tüm canlılığı ile
yaşamaya devam edecek, Mustafa Kemal
ATATÜRK ve arkadaşlarının yadigarı olan, insan hak ve özgürlüklerine dayalı demokratik
ve laik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin yaşatılması ve
daha da ileriye götürülmesi için yapılacak olan icraatları uzaktan izleyerek, teselli bulacaktım.
Biliyordum ki; benim yapamadıklarımı, arkamda bıraktığım arkadaşlarım yapacaklar, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 88. yıl dönümü, tüm ülkede coşkuyla kutlanacak, Cumhuriyetimizi kurarak bize emanet eden
Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşları, minnetle anılacak, bu coşkulu kutlamalarla, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyetinin her
kesimden tüm iç ve dış düşmanlarına korku salınacak ve hak ettikleri cevap verilecekti.
Heyhat!
Bir de ne duyayım; her fırsatta insan hak ve özgürlüklerinden, demokrasiden, Cumhuriyetten dem vuran ve daha özgür bir yeni
Anayasa yapma hazırlığında olan Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Recep Tayyip
ERDOĞAN, bir genelge yayınlamış ve tüm
yurtta, çelenk sunumu ve tebriklerin
kabulü dışında, Cumhuriyetimizin 88. kuruluş
yıl dönümü olan bu seneki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ve resmi geçit
törenlerini iptal etmiş.
Gerekçe olarak da, benim de enkazı altında kalarak hayata veda ettiğim
Van depremini göstermiş. Asıl beni üzen
husus da, Cumhuriyet Bayramı
kutlamalarının iptaline, benim de enkazı
altında kalarak bu hayattan göçmeme neden olan
Van depreminin gerekçe yapılarak, benim cansız bedenimin, bu gereksiz iptal kararına alet edilmiş
olmasıdır.
Oysa ki, benim tek arzum ve vasiyetim, geride bıraktığım arkadaşlarım tarafından, Cumhuriyetin 88. kuruluş yıl dönümü olan 29. Ekim. 2011 bugün, Cumhuriyet Bayramının coşkuyla kutlanmasıydı. Şunu da ilave edeyim; Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını iptal ettiniz
ama, görüyorum ki, ölenle ölünmüyor ve herkes, olduğu gibi günlük yaşantısına aynen devam
ediyor.
Kaldı ki, ülkemiz, tabii afet olsun, PKK terörü olsun, çok sık aralıklarla onlarca toplu ölümlere
maruz kalıyor, bu koşullarda, Milli Bayramlarımızı iptal etmeye
kalktığımızda, hiçbir bayramı kutlama
imkanı bulamayacağımız çok açık. Önümüzde, bir de dini Kurban Bayramı var. Kurban Bayramı için Sayın ERDOĞAN ne düşünüyor
bilemiyorum.
İşte, en önemli Milli Bayramız olan 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının, hem
de, benim de içlerinde bulunduğum Van
depreminde ölenler gerekçe gösterilerek iptal edilmesiyle, şimdi ben gerçekten öldüm.
Sizlerin, kutlanması yasaklanan, ancak hepinizin gönüllerinizde yürekten
kutladığınızdan emin bulunduğum 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı kutluyorum.
Hoşça kalın.
29. Ekim. 2011
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder