Türkiye Cumhuriyeti Devleti; ATATÜRK tarafından kurulan, etnik kökenine, dinine ve mezhebine bakılmaksızın, devletimize vatandaşlık bağı ile bağlı eşit yurttaşlardan oluşan, etnik kimlik din ve mezhebin hiç öneminin olmadığı, insanları Türk vatandaşlığının tutkal gibi bir arada tuttuğu, demokratik, laik ve sosyal, üniter bir hukuk ve ulus devletidir.
Hal böyleyken, bu milletin birliğini temsil etmesi gereken ve
bu görev anayasa ile kendisine tevdi edilmiş olan partili cumhurbaşkanı çıkmış
ve beyanlarıyla, bu gerçekleri ters yüz
edercesine, ülkemizde Türk-Kürt ve Arap
kardeşliğinden ve ulus ve üniter devlet
yerine ümmete dayalı çok parçalı, dinin ve mezheplerin ve etnik kimliğin, ülkenin
yönetiminde esas alınarak ön planda olacağı bir devlet yapısının sinyallerini
vermiş bulunmaktadır.
Nitekim; çok geçmeden
ERDOĞAN'ın küçük ortağı BAHÇELİ de sazı eline alarak, yeni sistemde iki adet cumhurbaşkanı
yardımcısı, biri Kürt diğeri alevi olsun demeye başlamış, basında yer alan bu beyanlar henüz
yalanlanmamıştır. Sanırım, şimdilik üç
cumhurbaşkanı yardımcı olsun biri de Arap olsun demeye dili varmamıştır.
ERDOĞAN'ın ve BAHÇELİ'nin
birbirlerini onaylayan ve tamamlayan bu beyanları; milletimiz, çatışmasız bir şekilde bir arada tutan
vatandaşlık esasına dayalı Türk Milleti kavramına ve üniter ulus devlet
kavramına aykırı bölücü , ülkenin birlik
ve beraberliğinin ve bekasının altına yerleştirilen bomba etkili ülkeyi bölüp
parçalayacak çok tehlikeli beyanlardır.
Dünyada örnekleri var, Lübnan,
Irak, Suriye ve benzeri birçok coğrafyada, etnik, din ve mezhep kimliklerinin
esas alındığı devletlerde; huzurun, barışın, birliğin, mutluluğun ve kalkınmanın
asla mümkün olamayacağını yaşayarak gözlemliyoruz.
ERDOĞAN ve BAHÇELİ'nin; kısaca ümmet olarak tanımlayacağımız, cumhurbaşkanının Sünni, yardımcılarının ise Kürt ve Alevi olacaklarına, Türk-Kürt ve Arap
kardeşliğine dayalı etnik, din ve mezhep temelli yeni millet ve devlet
anlayışının gündeme getirilmesinin nedenlerinden birisi de; bize göre, parlamenter sisteme dönüşün önünün
kesilerek, şu anda yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin
ilelebet devam ettirilmesi, bunun için
de yapılması planlanan anayasa değişikliğinde; Kürt ve Alevi toplumsal muhalefeti, CHP'nin
önderliğindeki özgürlükleri ve parlamenter sistemi geri getirmeyi savunan ve
planlayan muhalefet kanadından kopararak, Cumhur İttifakının saflarına çekmenin gizli
planıdır.
Ülkemizin; demokrat ve parlamenter sistemden, ulus temeli
üniter devletten yana özgürlükçü tüm insanları ve toplumsal tüm muhalefeti, bölünmeden ve birlik olarak, iktidar
tarafından uygulamaya konulmak istenen
bu gizli planın farkına vararak, sandıkta bu planı bozmak zorundadırlar.
22/07/2025
Güner YİĞİTBAŞI
Yorum Gönder