SEVGİLİ okuyucularım, her zaman yazıyorum, bu Tayyip’in sinir sistemi iyice bozuldu. Ağzından çıkanı artık kulağı duymuyor. Rastgele ve kafadan konuşuyor.
Ancak elinde bir tek “Güvencesi” var.
Özellikle yandaş ve yalaka medya o ne yazarsa manşete taşıyor, Türkiye’de gündem böyle belirleniyor.
Son birkaç gün içerisinde bir sürü gaf yaptı, pot kırdı.
En son Türkiye’yi tanımlarken “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” dedi ve buna, daha önce hiç duymadığımız bir biçimde dördüncü unsuru ekledi:
“Tek din!”
Üstelik bu anlamsız ve zırva sözünü iki ayrı günde, iki kez üst üste tekrarladı.
Ağzından çıkanı kulağı duymuyor, kafadan konuşuyordu. Kendisini önce partisinin genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik yalanlamak zorunda kaldı:
“Başbakan da olsa beşer şaşar. Bu bir dil sürçmesidir.”
Sonra kendisi itiraf etmek zorunda kaldı:
“Tek vatan diyeceğime tek din demişim. Bu bir dil sürçmesidir.”
İlkinde dili sürçtü diyelim. Ya ikincisine ne demeli!..
***
Şimdi gelelim Bekir Coşkun olayına, Tayyip‘in onunla ilgili söylediği sözlere. Önce size Bekir Coşkun’la ilgili birkaç şey anlatmak isterim.
Bekir benim dostum, arkadaşım, sırdaşım, can yoldaşımdır. Onu en iyi tanıyanlardan biriyim. Gönlü insan ve hayvan sevgisiyle doludur.
Kovulmadan önce ikimiz de Hürriyet’te idik. Önce ben kovuldum ve bu olayı anlatan Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi isimli kitabımı yazdım. Kitap belgeler ve olaylarla doluydu, tanık olduğum rezilliği anlatıyordu.
Hürriyet’in sahibi Aydın Doğan kendisine hakaret ettiğim gerekçesiyle kitabı mahkemeye verdi. Benden 50 bin Törkiş lira tazminat istedi. Üstelik kendi lehine tanıklık yapacak olan dört ismi mahkemeye bildirdi:
Ertuğrul Özkök, Enis Berberoğlu, Tufan Türenç ve Özdemir İnce.
Benim tanığım ise kimdi biliyor musunuz!
Gazeteci arkadaşımız Kamuran Zeren ve o sırada halen Hürriyet’te olan Bekir Coşkun. Normal koşullarda kendisine tanıklık teklif edemezdim çünkü Hürriyet’te yazıyordu. Patronu aleyhine tanıklık yapacağını düşünemezdim.
Dava açıldığında Bekir “Beni tanık göster, her şeyi anlatacağım” demişti…Ve çıktı mahkemeye, aslanlar gibi, korkmadan, mertçe ifade verdi:
“Emin Çölaşan kitabında ne yazdıysa, ne anlattıysa hepsi doğrudur. Ben o olayları bire bir Emin’le birlikte yaşadım.”
Mahkeme Aydın Doğan’ın açtığı davayı reddetti. Ret kararı Yargıtay tarafından onanıp kesinleşti.
***
İşte bu Bekir, geçtiğimiz günlerde bir kurtla, paşa isimli bir köpeğin öyküsünü anlatan bir yazı yazdı. Genelkurmay bildiri yayınlayıp bu yazıyı eleştirdi.
Yandaş medya, bu yazısı nedeniyle Bekir’e saldırmaya başladı…
Çünkü Necdet Bey Genelkurmay Başkanı olduktan sonra devir değişmiş, bunlar Türk ordusunun koruyucusu kesilmişti! Yıllarca üzerine gittikleri, bir sürü yalan, iftira ve hakaretle salya sümük saldırdıkları Türk ordusu, Necdet Bey’den sonra bunların koruyuculuğuna girmişti!
Bekir’e bu saldırılar –verilen emir doğrultusunda- başlatılır da, Tayyip bu konuda suskun kalır mı! İtalya gezisi dönüşünde bakınız onun için neler dedi:
“Bu zat (şahıs, kişi), ne yazık ki bütün kaleminden hep PİSLİK AKAN bir zat olduğu için bu tür şeyleri yapıyor…”
Şu sözlerine bakınız!
Bir başbakan böyle konuşur mu, böyle argo ifadelerle gazetecilere, yazarlara saldırıda bulunur mu?
Yine tekrar ediyorum, sinir sistemi iyice bozuldu ve ağzından çıkanı artık kulağı duymuyor.
Bununla da yetinmedi, Türk ordusunda görevli bütün generalleri, Bekir Coşkun’a dava açmaya çağırdı:
“Generallere köpek benzetmesi yapıyor. Bu iş Mustafa Kemal’e kadar dayanır. Bu tür bir hakarete o makamlarda bulunanların eyvallah etmemeleri lazım. Paşaların hukuki yönden haklarını aramaları gerekir.”
Tayyip’in bu dava açma çağrısından sonra karşımızda iki olasılık var:
1- Paşalar Bekir Coşkun’a dava açacaklar ve Tayyip’in çağrısı ile dava açan kişiler konumuna düşecekler. Böyle olmasını hiç kimse istemez çünkü ordumuz büyük yara alır.
2- Hiçbir paşa dava açmayacak, o zaman da Tayyip boşa konuşmuş olacak. Onlara söz geçirememiş duruma düşecek.
Ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
***
“Başbakan” deyince bizim aklımıza ciddiyeti, düzeyi olması gereken birileri geliyor. Bizimki ise epeyce farklı. Ağzına geleni mahalle üslubuyla söylüyor. Dokunulmazlık zırhına bürünmüş, konuştukça konuşuyor.
Geçen yıl, yine iki kez üst üste, bana da aynı yöntemle dokunmaya kalkışmıştı. Uzun yıllar önce yazdığım bir yazıda “Bunlar paradan altı sıfırı atarsa, ertesi gün özür dilerim” demiştim. Nitekim, ertesi gün olmasa bile sonradan özür diledim.
Sonra Tayyip aldı sazı eline ve bakınız benim için –ama isim vermeden- neler dedi. İlki şöyle:
“Bir köşe yazarı altı sıfırı atsınlar, Taksim meydanına çıkıp anırırım dedi. Herhalde evinde anırıyordur.”
İkincisinde ise şöyle diyordu:
“Anırırım demişti, herhalde köşesinden icra ediyor. Taksim’e çıkarım, şöyle yaparım, böyle yaparım, dört ayaklı bilmem ne (eşek) gibi anırırım diyordu. Herhalde onu (anırma işlemini) şimdi köşesinden icra ediyordur.”
Üstelik bu sözleri Meclis kürsüsünde söylüyordu.
Fetullah’ın Zaman gazetesi, Tayyip’in bu sözlerini iki ayrı zamanda haber olarak kullandı ve haberin içine ekledi:
“Başbakan isim vermedi ama Emin Çölaşan’ı kastettiği şeklinde yorumlandı.”
Ben hiçbir zaman böyle bir şey yazmamış, söylememiştim. İsim vermediği için Tayyip’i mahkemeye veremedik ama Zaman’ı dava edip bu yazdıklarını kanıtlamalarını istedik. Elbette kanıtlayamadılar çünkü baştan sona yalan ve iftira idi. İlk haber için üç bin Törkiş lira tazminat ödemeye mahkum oldular. İkinci dava devam ediyor.
Şimdi burada Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan şahsın düzeyine bir kez daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
“Kaleminden pislik akan!..”
“Eşek gibi anıran…Evinde anırıyor…Köşesinden anırıyor…”
Mahalle kahvesindeyiz!
Beyefendi işine gelince uygarlıktan, Avrupalı olmaktan söz ediyor. Bir İngiltere, Almanya, İtalya başbakanı düşünün ki, ülkesinin gazetecilerinden böyle söz ediyor. Vallahi onu o makamda bir gün tutmazlar, ya da özür diletirler.
***
Dün bu gelişmeler sonrasında hem Bekir’le, hem de ikimizin de arkadaşı, dostu avukat Şahin Mengü ile konuştum. İşte sözleri:
Bekir Coşkun: “Bu olay sonrasında inanılmaz hakaretler ve tehditler alıyorum. Tayyip beni hedef gösterdi. Böyle hedef gösterilenlerin başına neler geldiğini çok gördüğüm için, şimdi kendi başıma gelecekleri bekliyorum.”
Şahin Mengü: “Başbakanın sözleri açık suçtur. Üstelik başbakan, Türk ordusunun generallerine ‘Dava açın’ diye emir vermektedir. Bekir Coşkun’un dava dilekçesini hazırlamaya başladık. Başbakanla yargı önünde hesaplaşacağız.”
***
Emin Çölaşan’ın notu: Dün Bekir’le konuşurken espri yaptım: “Bekir, yarınki yazımı senin olayına ayırdım. Eğer paran varsa, tam yazı için 30 bin lira alırım! Paran yoksa yarım yazı için 15 bin alırım!..”
Bekir de “O kadar param yok. Sen dörtte bir yazı yaz, 7.500 vereyim” dedi, gülüştük. Sonra ben ekledim: “Aman haa, telefonlarımızı dinleyen arkadaşlar şaka yaptığımızı bilsin, sonra günün birinde bunlar parayla yazı yazıyor muhabbeti piyasaya sürülüp yandaş medyada yer bulmasın!..Sayın dinleyicilerimiz, lütfen espri yaptığımızı bilin! ”
Sonra düşündüm, şu küçücük şakalaşma bile, aslında ülkemizin ne durumda olduğunu gösteriyordu. Telefonda konuşma, şakalaşma özgürlüğümüz bile yoktu!
Yorum Gönder