Önce şöyle bir ayağınızın üzerinde durun. Gözünüzü kulağınızı iyice açın ve etrafınıza dikkatle bakarak, bulunduğunuz yerde 360 derece dönün. Gördünüz mü Türkiye’nin halini? İşsizlik göz açtırmıyor vatandaşa. Çalışabilene ise yapılan zam yetersiz. İtirazın mı var; sıkarlar gazı burnunuza burnunuza olur biter.
İşten art arda atılan gazetecilere ne demeli? Van’da depremzedeler sürünüyor. Yurtsever aydın hapiste. Türk ordusu her geçen gün biraz daha eriyor. Müslüman ülkelerle gırtlak gırtlağayız. Genelkurmay Başkanı da terörist diye tutuklanmasın mı!?
Sen bu 360 derecelik turunda görebildin mi bunları, yoksa gördün de görmezden mi geleceksin? Belki de yandaşsın. Yoksa danışman yapılabileceğin umuduyla beklemekte misin? Bir de “yok canım, bir şey olmaz”cılar var. Hâlâ ne olup bittiğini anlamayanlar da var.
Bunlardan bir tanesi de CHP.
Ganimetten istifade edenler, çantasını-kasasını dolduranlar, sınıf atlayanlar, el ovuşturanlar, sırt üstü-diz üstü kayanlar, yağdanlıklar. Ben en çok da sessiz kalanlara bozuluyorum. Eğer İlker Başbuğ teröristse, O’nu o makama atayan Cumhurbaşkanı Gül de suç işlemiş olmuyor mu?
Yılmaz’ın filmi
Yılmaz film çevirmeyi iyi öğrendi. Her geçen gün biraz daha Sinan Çetin’leşiyor. “Kurtuluş Son Durak” filminin; Belçim Bilgin için ısmarlama yapılmış, özde yanlış bir film olduğunu yazmıştım. Her şeye rağmen Ayten Soykök, kızı rolündeki genç kız, Asuman Dabak, Ahmet Mümtaz Taylan başarılıydılar. Bu başarısız filmin en dikkati çeken yanı ise Cumhurbaşkanı Gül’ün basın danışmanı Ahmet Sever’in karısı Ayten Sever’in ortaklardan birisi olması.
Hay siz çok yaşayın emi… Ne alâ memleket.
Yılmaz şalvarıyla Hakkari’den ilk yanıma geldiğinde, Hakkari’deki eziklerin sözcüsü olacağını söylüyordu… Şimdi kime sözcülük yapıyor?
Van belgeseli
Van’daki depremzedelerin halini anlatan hazırladığım belgesel programını hemen hemen bütün kanallara dağıttım. Bir tek Ulusal Kanal ve Halk TV yayınladı. Diğerlerinden ses seda yok. Anlaşılan “korku, dağları bekliyor”.
Cüneyt Özdemir’in 5N1K’daki asistanı arayıp, kısmen de olsa yayınlayacağını belirtti. Size de telefonla bağlanacağız, dedi. Telefon başında bekledim, durdum. Ne belgesel yayınlandı, ne de beni arayan oldu. Bir dahaki yazıma kadar bekleyip, kimlerin konuya korkarak ilgisiz kaldığını açıklayacağım.
Hal ve gidiş
Memlekette hal böyleyken, telefon reklamlarında yurdum insanı sokaklarda şakır şakır göbek atıyor. Hatta bu göbeklerden birini “Şener Şen” de atıyor. İnsan üzgünken, birinin karşısına geçip göbek atması, inat yapar gibi oluyor. Ya da bunlar hep birlikte kafayı sıyırdılar. Ayrıca bu reklamlar başarısız.
Hazır başlamışken, diğer başarısız reklamları da sıralayalım.
- Denizbank’ta Beyaz ve Erdal Özyağcılar: Belli ki bu işi para için yapıyorlar. Bir de reklamın sonundaki spotu Erdal Özyağcılar dururken, bozuk diksiyonuyla Beyaz’ın konuşması, reklamın güzelliğine güzellik katıyor. Zorlu da bu arada iyi bir reklam yaptığını sanıyor. Üç kişiye sorsanız, ne olduğunu anlarsınız.
- Şahan’ın kıvırcık saçıyla oynadığı reklamlar ile Cem Yılmaz’ın “Heidi”li reklamları da aynı başarısızlıktan nasiplerini alıyorlar. Madem kapitalizme hizmet edeceksiniz, hiç değilse zekice bir şeyler yapsanız da, sizi “kurugürültü” işlerden ayırt edebilsek.
Reyting rezaleti
Reyting olaylarında dizi yapımcıları, televizyon yöneticileriyle işbirliği yapıp, birbirlerine büyük paralar ödeyerek (yani rüşvet) dizilerini hep birinci seçtirdiler. Bu arada reyting şirketine de büyük paralar ödediler. Böyle bir skandal en az Deniz Feneri Skandalı kadar önemli. Başka bir ülkede olsa, hükümet düşer; bu paraları verenler de, alanlar da hapsi boylar.
Deniz Feneri gibi, Reyting skandalı da örtbas edildi. Allah verenden de razı, alandan da.
Adi suç işlemek serbest, sadece düşünmek yasak ülkemizde.
Çok komik
Filmlerde, sigara içenlerin elindeki sigara görüntüsü mozaikleniyor. Ama ortalığı duman basmış, önemli değil. Oyuncu sigarayı ciğerine çektikten sonra, dumanı büyük bir keyifle etrafa savuruyor. Hatta sigara dumanından halkalar yapılıyor. Yetkililer böylece bizi sigaradan koruduklarını zannediyor. Yahu, şu filmleri komple kaldırsanız ya!
Ha, “acele etme, ona da sıra gelecek” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Yiğit Bulut
Haber Türk’ün yağlı saçlı, yağcı gazeteci ve sunucusu Yiğit Bulut, Ece Temelkuran’ın işinden atıldığı sırada ortadan kaybolunca; vay be, demek ki fazla yağ da iyi sonuç vermiyor, diye düşünmüştük. Yiğit Bulut, Başbakan’a aniden danışman olmaz mı! Vay be! Vay anasını! Vay canına! Vay ki ne vay! Vay… Vay… Vay… Vay başıma gelenler! Ve çeşitli “Vay”lar…
Göz göre göre
Bir süre önce Cumhuriyet Bayramı için yapılan kutlama törenleri Van Depremi bahane edilerek kaldırılmıştı. Dün gece televizyon izlerken alttan bir yazı geçti. Şöyle diyordu:
“19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı bundan böyle yapılmayacak.” Yani kutlanmayacak. Bu bayram şimdilik sadece göstermelik olarak Ankara’da yapılacak. Diğer illerde bayram mayram yok. Bir süre sonra Ankara’dan da kaldırılır. Haydi sana bir Atatürk Bayramı’na daha “hoppa”. Bakalım dünyada bir tek bizde kutlanan 23 Nisan Çocuk Bayramı’na “hoppa” sırası ne zaman gelecek? Bence yakındır. Hatta sırada başka “hoppa”lar da vardır.
Ya ayaklarınızın üzerinde 360 derece dönüp olup bitenleri göreceksiniz, ya da telefon reklamlarındaki gibi göbek atanlardan biri olacaksınız. Karar sizin…
Levent Kırca/AYDINLIK
Yorum Gönder