Yargı Bağımsızlığı Kaldı mı? - Gündüz Akgül

Yargı Bağımsızlığı Kaldı mı? - Gündüz Akgül
Ne yazık ki AKP iktidara geldiği günden beri yargı bağımsızlığının her geçen gün yok denecek kadar zayıflatıldığını görüyoruz…
Bunu söylerken, AKP’ye muhalefet olsun diye değil, yargıda Cumhuriyet Savcısı olarak değişik iktidarlarla 28 yıl çalışan bu sürenin 3 yılını olağanüstü Sıkıyönetim Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığında, 4 yılını Devlet Güvenlik Mahkemesinde  geçiren biri olarak söylüyor ve iddia (Sav) ediyorum…
Çalıştığım dönemde bir soruşturmaya el koyan Cumhuriyet Savcısı o soruşturma sonucunda, kamu davası açacak kadar kanıt elde ettiğinde, düzenleyeceği bir İddianame ile Mahkemeye dava açar. Aksi halde Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı verirdi…
Siyasi iktidarları ilgilendiren davalarda, Cumhuriyet Savcısı değişikliği söz konusu değildi…
O siyasi düşüncenin, bu siyasi düşüncenin Cumhuriyet Savcısı veya Yargıcı olmak meslek ahlakına ve adil yargıya yakışmayan bir tavırdı…
Bu gün meslektaşlarım hakkında bu tür savlar ileri sürüldükçe içim acıyor ve bu acımı birçok yazımda dile getiriyorum…
Bunun tüm sorumluluğunu AKP’ye yüklemek biraz insafsızlık olur…
Yargı mensuplarının davranışlarıyla bu tür suçlamalara fırsat vermemeleri gerekmektedir…
Önüne gelen sanık kim olursa olsun;
Terazi: Adaletin eşit ve dengeli şekilde dağıtılmasını,
Kılıç: Adaletin keskinliğini, (mutlaka uyulması gerektiğini)
Bağlı gözler: Adaletin tarafsızlığını,
Bakire Kadın: Adaletin bağımsızlığını,
Temsil eden, Adalet tanrıçası “THEMİS”İ unutmamaları gerekir…
Asıl konuya gelmek istiyorum fakat içim yine acıyor…
17-25 Aralık yolsuzluk savlarıyla soruşturmaya başlayan İstanbul Cumhuriyet savcılığı, medyaya yansıyan haberlere göre olayda, 1-Suçun oluşmadığı, 2- Kanıtların usulsüz toplandığı, 3- Örgüte rastlanmadığı, gerekçesiyle “Kovuşturmaya Yer Olmadı Kararı” verdiğini öğrenmiş bulunuyoruz…
Cumhuriyet Savcısının bu kararının kamuoyu vicdanında kabul görmesi oldukça zor olduğu gibi yasal metinler karşısında da kabul edilebilir değildir.
Ceza Muhakemesi Yasasının (CMY) 170/1. Maddesi, “Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir” dedikten sonra, 2. Fıkrası “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler” demektedir…
Yine CMY’nın 171. Maddesi kamu davasını açmada takdir yetkisi açıklarken Cumhuriyet Savcısının takdir yetkisini kullanacağı durumları saymıştır…  
“1-Cezayı kaldıran şahsî sebep olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren koşulların ya da şahsî cezasızlık sebebinin varlığı halinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verebilir…
2-Cumhuriyet savcısı, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup, üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir…”
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, Türk Ceza Yasasının 220. Maddesi açıklanmıştır…
“1-Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir…
2-Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır…”
Bu yasal durum karşısında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının verdiği kararı hukukçu gözüyle irdelediğimizde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yasadışı elde edilen bir kanıtın (telefon dinleme) soruşturma ve kovuşturma aşamalarında kullanılmasına olanak bulunmadığına karar verdiğini biliyoruz...
1-Telefon tapeleri yargıç kararı olmadan usulsüz saptanmışsa bu konuda karar gerekçesi doğrudur…
2-Aramalar sırasında elde edilen milyonlarca para, yatak odalarında bulunan para kasaları, parasıyla satın alındığı kabul edilen, ancak bir türlü faturası gösterilmeyen ve armağan olduğu savlanan saatin, hangi nedenle kanıt kabul edilmediğini anlamak güçtür…
Gerek ikinci maddede belirtilen eylemler, gerekse bu eylemleri işleyenlerin suç işlemek için örgüt kurup kurmadıklarını takdir etme yetkisi Cumhuriyet Savcısına ait olmayıp, Mahkemeye aittir.
Bu durumda bu kanıtların tartışılmasının mahkemece yapılıp suç oluşturup oluşturmadığını takdir için Cumhuriyet savcısının iddianame ile kamu davası açması gerekir düşüncesindeyiz.
 İktidarı ilgilendiren her davada durmadan Cumhuriyet Savcısı ve Yargıç değiştirildi tüm kamuoyunun bilgisi dâhilindedir…
Bu durum yargı bağımsızlığıyla bağdaşmadığı gibi gün geçtikçe yurttaşların yargıya olan güvenini azaltmaktadır…
Hala yargı bağımsızlığı vardır diyenlere aşk olsun…

19.10.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet savcısı

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget