Neşet Ertaş: Ezilenlerin Feryadı - Mehmet Ali Güller

Büyük Usta Neşet Ertaş’ı yitirdik dün…
Kimimiz onu Türkü Baba, kimimiz de Bozkırın Tezenesi diye bildik. Ama her şeyden önce bir Kırşehir Abdal’ıydı o…
Abdal’dı, yani mazlumun yanında, zalimin karşısındaydı…
Sarı Saltuk’ların, Baba İshak’ların günümüzdeki temsilcilerindendi…
Türkülerinde “zorbalık eyleyip yanlışa sapma, tepeden bakarak konuşma boşa” demesi Abdal’lığındandı…
Nasreddin Hoca’nın hemşerisiydi…
Hoca’ya softa diyenlere kızar ve “Nasreddin Hoca softa değildir. Bizdendir, o da Bektaşi’dir” derdi…
‘EŞİT OLSUN SANA BANA’
Yaşamı yoksullukla, gurbet ve ayrılıklarla doluydu…
Daha çocukluğunda tanışmıştı ayrımcılıkla, dışlanmışlıkla: “İşte ‘insanlar topraktan, Abdallar fışkıdan yaratılmıştır’ diye bizi aşağılıyorlardı.”
Dünya cennettir insana, eşit olsun sana bana” sözleriyle özetlediği yaşam felsefesi o günlerin izini taşır…
O kadar eşitlikçidir ki, yıllar sonra devlet sanatçısı yapılmak istendiğinde karşı çıkmış ve “ayrımcılık bu” diyerek Süleyman Demirel’in teklifini reddetmiştir.
BİR ÇUVAL UN BIRAKMADAN GİTTİ
Neşet Ertaş’ı Neşet Ertaş yapan sadece türküleri, bozlakları değil, erdemli yaşayışıdır.
Ki o ölümsüz bozlaklar, erdemli yaşamın sonucudur aslında…
Büyük Usta’nın, şu sözleri işte o erdemli sanatçıyı özetler: “Namerde muhtaç olmayacak ve ömrünü tamamlayacak şekilde bir ekmek parası lazım. Bunun fazlası, fazladır. İnsan tam ömre göre ölçmeli onu. Bugün son ekmeğini yiyip ölmeli, artan bir şey kalmamalı. Eğer ben öldüğümde bir çuval unum kalmışsa, ben suç işledim demektir.
‘BU BENİM’ DİYEMEYENLER
Babadan alınan bir erdemdir bu…
Nitekim Neşet Ertaş, babası, ustası Muharrem Ertaş’ı şöyle tarif ediyor: “Babam hiçbir türküsüne sahip çıkmamıştır, halk adına söylemiştir. Yani hiçbir şeye ‘bu benim’ dememiştir babam.
‘Bu benim’ diyemeyen bir babanın evladı olarak Neşet Ertaş, hep yoksulun yanında olmuştur, gözleri önce yoksulu görmüştür: “Nere gittimse ben, öyle fiyakalıları değil, ayakkabısının altı yırtık olanı görürdüm yürürken.
BOZLAK İSYANDIR
Neşet Ertaş, babasını aşamadığını söyler hep…
Oysa aşmıştır, “aşamadım” derken hem de…
Büyük Usta’dır, usta müzisyendir…
Neşet Usta, Almanya’da, Belçika’da, Hollanda’da Avrupalı müzisyenlere bozlak konserleri vermiştir. Hem de mikrofonsuz… Avrupalılar onu “gözlerini yumarak, kıpırdamadan” dinlemişlerdir.
Cem Karaca, Neşet Ertaş’ın ustalığını şu sözleriyle vurgulamıştır: “O bizim milli caz sanatçımızdır.
Büyük Usta, Musa Ağacık’a verdiği röportajda şöyle tarif etmiştir Bozlak’ı: “Bozlak bir feryattır Musa gardaş. Feryadın bir başka anlamı da derdini isyan ediyor. Bizimki ezikliğin feryadı…
Ve dün son defa isyan etti ve gitti Usta…
“Son ekmeğini yedi ve bir çuval un” yerine “Avrupa kurban olsun kara kaşına” diyerek ve Açma Zülüflerin’i, Zahidem’i, Gönül Dağı’nı, Mühür Gözlüm’ü, Gayrı Dayanamam’ı, Yalan Dünya’yı bize bırakarak gitti Usta…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget