Kürtajı yasaklamak yetmez! - Uğur Dündar

Başbakan Tayyip Erdoğan, Kadın Kolları Kongresi'nde partililere seslendi:
''Her kürtaj bir Uludere'dir!''
''Her kürtaj bir cinayettir!''
Verdiği mesaj çok net: ''Kürtaj yasaklanmalı!''
Buyruk böyle!..
Ne de olsa soruşturmacı gazeteciyiz ya, kendimi tutamayıp, ülkemizin önde gelen kadın-doğum uzmanlarına sordum:
''Kürtajın yasaklanması, istenmeyen gebelikler için çözüm olur mu?''
Ağız birliği etmişçesine ''Hayır!'' dediler. ''Çözüm olamayacağı gibi, ilkel yöntemlere başvurmayı ve merdiven altı kürtajları arttırır!..''
Hayatında hiç kürtaj yapmamış bu bilim insanlarına göre, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kırsal kesimlerinde ilkel yöntemlerle gebeliği sonlandırma çok yaygın. Kırsalda bu oran neredeyse yüzde 20'lerde...
Bölgede akıllara durgunluk veren yöntemlere başvuruluyor. Örneğin kibrit çöpü, şiş veya buğday sapı sokuluyor. Böylece böbrekler ağır hasar görüyor, kanamalara ve enfeksiyonlara yol açılıyor. Geleneksel yöntemlerin kurbanı olan kadınlar, istemedikleri gebeliğe son vermeye çalışırken, kendi hayatlarına son veriyor. Konuştuğum uzmanlar, binlerce kadının bu ilkel yöntemler nedeniyle hayatını kaybettiğini söylüyor.
Ağır eşya ya da un torbası kaldırma, halı silkeleme, yüksek yerden sallanarak atlama, ip atlama, aspirin içme, karnının üzerine taş, kanepe ayağı ya da piknik tüpü koyma, soğan kabuğu kaynatıp içme, bilinen diğer geleneksel düşük yöntemleri...

Ülkemizde bir de merdiven altlarında yapılan kürtaj gerçeği var.
Merdiven altları bildim bileli çalışıyor!                         
Yaklaşık 30 yıl önceydi... İstanbul'da, Eminönü yakınlarındaki bir muayenehanede, 4-5 aylık hamilelere yasa dışı kürtaj yapıldığı ihbarı geldi. Gittiğimiz adreste bir de ne görelim? İçerisi hıncahınç kadın dolu değil mi? Öylesine bir kalabalık ki, iğne atsan yere düşmez, ama hayvan bağlasan durmaz!.. Pislik diz boyu... Adeta ahır gibi kokuyor! Yani hijyenin ''h''si yok! İçeriden, tencere dibini kaşıkla kazırken çıkan seslere benzeyen tıkırtılar geliyor! Derken muayenehane sahibi kadın doktor göründü. Yemin billah ederek yasa dışı kürtaj yapmadığını söylerken, gözüm ellerine takıldı. Tırnaklarının arası kurumuş kan pıhtılarıyla doluydu!..
Birkaç ay sonra kadın doktorun adını, bir haberde okuduk. ''Kürtaj Cinayeti'' başlıklı haberde, doktorun 5 aylık bir gebeliği sonlandırmaya çalışırken, hamile kadının ölümüne sebep olduğu öne sürülüyordu.

Kürtajın yasaklanması, parası olana bir şey ifade etmez. Gider, gelişmiş ülkelerin birinde ve hastane koşullarında kürtajı yaptırır.
Çağdaş dünyada doğru olan da budur. Kürtaj yasal süre içinde (bizde 10 haftaya kadar) ve modern hastane koşullarında yapılır.
Ama yasak, Türkiye'deki geniş yığınlarını merdiven altlarına gitmek zorunda bırakır.
İşte o zaman her kürtaj bir cinayet olur!

Kırsal kesimdeki kadınlarımız eğitimsiz bırakıldıkları için ilkel yöntemleri denediklerinde, ya da merdiven altlarına başvurduklarında neler yaşayacaklarını bilemiyor.
Peki ya erkekler?
Yasalarımız evli çiftlerde kürtajın, erkeğin onayıyla yapılmasını öngörüyor.
O halde erkekler ne kadar eğitimli? Bırakın kırsal kesimi, İstanbul varoşlarındaki erkekler ne kadar bilinçli?
Biz Star TV'de haberleri yönetirken, Muhabir Osman Terkan Eminönü Meydanı'nda soruyordu:
''Kıbrıs nerededir?''
Cevap:
''Sicilya Adası'ndadır!''
Osman şimdi gidip ''Kürtaj nedir?'' diye sorsa, cevap hazır:
''Futbolcudur!..''

Demem o ki;
Yasayla kürtajı yasaklamak yetmez.
Ferman çıkartmalı!...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget