Deniz Feneri'nde fatura gazetecilere kesildi - Saygı Öztürk

Türkiye, Zahid Akman’ı da, Zekeriya Karaman’ı da yakından tanıyor. Almanya’da başlatılan Deniz Feneri e.V soruşturmasının Türkiye ayağında hep Kanal 7 Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Zahid Akman ve eski RTÜK Başkanı ve Kanal 7 Televizyonunun eski temsilcisi Zahid Akman’ın adı hep ön plana çıktı.

Deniz F”eneri e.V soruşturmasını yürüten C.Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün 26 Ağustos 2011 tarihinde soruşturmadan alınmasından sonra, aynı soruşturma bu kez C. Başsavcı Vekili Harun Kodalak’ın gözetiminde C.Savcıları Hakan Pektaş ve Veli Dalgalı tarafından sürdürüldü.

Bağış paralarıyla kurulanlar, alınanlar
Pektaş ve Dalgalı tarafından hazırlanan ve mahkeme tarafından da kabul edilen soruşturma No: 2008/2111, Esas No: 20120/124, İddianame No: 2012/1’de ki belgelerden bakalım davanın ünlü iki sanığıyla ilgili suçlamaların özetine bakalım:

Zekeriya Karaman: “Deniz Feneri e.V.’de resmi bir görevi olmayan Karaman’ın, Almanya’dan kuryeler aracılığı ile Türkiye’ye transfer edilen paraları teslim aldı.

Deniz Feneri e.V. paraları ile ortağı olduğu Weiss Handels und Investment şirketi adına dört adet taşınmaz, Euro 7 Fernseh şirketi adına da bir adet feribot satın alındı. Sermayelerinde Deniz Feneri e.V. parası kullanılan Almanya’daki bazı şirketlerin ortağı oldu. Türkiye’de kurulan ve soruşturma kapsamına alınan şirketlerin ortağı oldu.
Şüphelinin ortağı olduğu şirketlerden, Yeni Dünya İletişim Şirketine ait hisselerin geri toplanması, Euro 7 şirketi çalışanlarına gayri resmi ücret ödemelerinin yapılması, Media 7 şirketindeki Yimpaş hisselerinin alınması, European Consulting&Marketing şirketinde bulunan Yeni Şafak hisselerinin geri alınması, yine ortağı olduğu televizyon kanallarının uydu kiralarının ödenmesinde Deniz Feneri e.V. paralarının kullanıldı. ,

Amaç dışı harcanan Deniz Feneri e.V. paralarının resmi muhasebede denkleştirilebilmesi için sahte olarak ‘alındı’ belgeleri düzenlendi. Sahte vekaletnameyi kullanarak hisse devir işlemi yaptırdı.”

İddinamedeki Zahid Akman
“Almanya’dan dönüşlerinde yanında Deniz Feneri e.V.’ye ait paraları Türkiye’ye getirdi.

Deniz Feneri e.V. paraları ile ortağı olduğu Weiss Handels und Investment şirketi adına dört adet taşınmaz, Euro 7 Fernseh şirketi adına da bir adet feribot satın alındı. Sermayelerinde Deniz Feneri e.V. parası kullanılan Almanya’daki bazı şirketlerin ortağı oldu. Türkiye’de kurulan ve soruşturma kapsamında adı geçen şirketlerin de ortağı.

Akman’ın ortağı olduğu şirketlerden, Euro 7 şirketi çalışanlarına gayri resmi ücret ödemelerinin yapıdı. Media 7 şirketindeki Yimpaş hisselerinin alınması, European Consulting&Marketing şirketinde bulunan Yeni Şafak hisselerinin geri alınması, yine ortağı olduğu televizyon kanallarının uydu kiralarının ödenmesinde Deniz Feneri e.V. paralarının kullanıldı.


Savcılar yargılanıyor ama
Soruşturmanın en kritik aşamasında, Zahit Akman ve Zekeriya Karaman’ın avukatlarının şikayeti üzerinden görevden alınan C.Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün ilk duruşması Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde 4 Mayıs 2012’de yapıldı. İkinci duruşma 29 Haziran’da gerçekleştirilecek. Şikayetçi Zahid Akman, ilk duruşmaya “rahatsızlığını” gerekçe gösterip gelmemişti.

Savcılar yargılanırken, Zahit Akman ve Zekeriya Karaman’ın hangi mahkemede yargılanacağı, hatta hangi il’de yargılanacağı bile belirsiz. Belki, C.Savcılarının davaları sonuçlandığında hala onların hangi mahkemede yargılanacağına karar bile verilmemiş olabilir…

SÖZCÜ yazmasın diye
Sanıklar, soruşturmayı en kritik yere kadar taşıyan C.Savcılarını “sanık” yaptılar. Onlar, yargılanırken, şimdi SÖZCÜ ile ilgili suç duyurusunda bulundular. Benzer haberler diğer gazetelerde yayınlanmasından rahatsız olmayan ve onlar hakkında şikayetçi olmayan Zahid Akman ve Zekeriya Karaman suçlama gerekçesi ise “Gizliliği ihlal ve yargılamayı etkilemeye teşebbüs.”

İddianamesi mahkeme tarafından kabul edilmiş soruşturmanın gizliliğinin olmayacağını, suç duyurusunda bulunanlar da mutlaka biliyordur. Ancak, yıldırmak, bezdirmek hatta, “yazanları da, soruşturmayı yapanlar gibi yargı önüne çıkartmak için” çaba gösterilmeye başlanmış.

Soruşturmadan alınan C.Savcılarının, savunmaları dosya daha Yargıtay’a bile gelmeden yani mahkeme tarafından iddianame kabul edilmeden hükümete yakın bir gazetede yayımlandığında, 3 savcı gazete hakkında suç duyurusunda bulundu. Savcılık, “Dava bilinen bir davadır. Savcılar da bu soruşturma nedeniyle tanınan kişilerdir. Onların savunmasının yazılması gizliliği ihlal ve soruşturmayı etkileme kapsamına girmez” diye karar verdi.

Sanıklar dururken, C.Savcılarının yargılanmaları yeteri kadar vicdanları kanatıyor, yargıyı tartışmalı hale getiriyor. Zahit Akman, Zekeriya Karaman şikayetleriyle beni de “şüpheli” konumuna getirdi ve bugün gidip C.Savcısına ifade vereceğim.

Ne ülkeyiz ama, sanıklar mahkemeye bile çıkmadan onların soruşturmasını yürüten C.Savcıları yargılanıyor, haklarındaki iddianameyi iddianameden yazan gazeteciler yargı önüne çıkıyor…

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget