Butik Devlet, Soros ve Sağduyu - Ümit Zileli

Cumhuriyet yazarı Ümit Zileli,nin 29 Mart 2012 köşe yazısı:

Butik Devlet, Soros ve Sağduyu


Afganistan’dan 12 evladımızın naaşı, gri metal Amerikan tabutlarının içinde gelince...
Bu hazin olay, AKP dışında neredeyse tüm çevreleri ayağa kaldırınca ve de “Afganistan’da ne işimiz var?” çığlıkları yükselmeye başlayınca Tayyip Bey çok kızdı ve açtı ağzını yumdu gözünü:
- Afganistan’da, Somali’de, Bosna’da, Kosova’da, Lübnan’da Türk askerinin ne işi var diyenler, bunu sorgulayanlar, Sivas’ın ötesine, ufukları İstanbul’un ötesine geçmeyenlerdir. Bu ülkenin tarihini okumuş olan herkes, bizim yurtdışındaki askeri varlığımızdan gurur duymalıdır. Büyük iddialarınız varsa büyük ülke olursunuz... Türkiye bir butik devlet değildir, güçlü bir devlettir...
Başbakan’ın söylediklerini okuyunca aklıma nedense George Soros geldi, hani şu ünlü uluslararası para sihirbazı, spekülatör... Dünyayı yöneten üç beş kişiden biri olan Rotschild ailesinin adamı olarak da bilinen Soros, yıllar önce Türkiye’ye gelmiş, üst düzey zevatla basına kapalı toplantılar yapmış, giderken de şöyle demişti:
- Türkiye’nin en önemli ihraç malı ordusudur!..
Tayyip Bey’in aynı konuşmada, “ihracatı arttırmak için, dış ticareti büyütmek için gideceğiz” sözlerini görünce niçin Soros’u anımsadığımı anladım haliyle..
***
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın söylediklerine bir bütün olarak baktığınızda, ülkenin kurucu felsefesine 180 derece ters, hegemonya meraklısı, emperyal duyguları depreşmiş, ancak ham hayaller içinde yüzen bir ruh haliyle karşılaşıyorsunuz ne yazık ki... Üstelik bunu yalnızca bizler söylemiyoruz; İslami hassasiyetleri yüksek, mütedeyyin çevrelerin itibar ettiği iki ismin yazılarına bakalım:
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yerinde bir soru sordu: “Bizim Afganistan’da ne işimiz var?” Cevap şu: “NATO İttifakı çerçevesinde Türkiye, Afganistan’da da asker bulunduruyor.” Cevabın destekleyici argümanı emperyal nitelikte: “Küresel oyuncu olmak istiyorsan, dünyanın her yerinde var olmalısın.” Gurur okşayıcı ama kendi başımıza mı küresel oyuncuyuz, yoksa asıl “küresel hegemonik gücün bize çizdiği çerçevede” mi hareket ediyoruz? Mesela NATO ve ABD olmadan Türkiye herhangi bir İslam ülkesine asker gönderebilir mi? Ya da İslam ülkeleriyle bir “İslam barış gücü” oluşturup kriz bölgelerine müdahale etme fikrini ortaya atabilir mi? Elbette hayır.
Bu yenilip yutulması pek zor, Türk askerinin sömürge askerine dönüştürüldüğünü işaret eden yazının sahibi Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç. Bulaç bu yazıyla da yetinmedi, hemen ardından sütununda, “Türkiye’nin İslam topraklarını işgal edip kaynaklarını talan edenlerin, yurdunu ve dârü’l-İslamı savunanları kitlesel katliamlara, zorunlu göçe tabi tutan işgalcilerin yanında yer alması caiz mi” sorusunu da yöneltti. Gerçekten İslamcı iddiasındaki bir parti için çok zor bir soru!.. Gelelim ikinci yazıya:
- ABD, Türkiye üzerinden Suriye’de yapmaya çalıştığını aslında Afganistan’da gerçekleştirmiştir... Suriye, Afganistan ve İran, menfaatler dikkate alındığında sorunumuzun olmadığı ülkelerdir. Ancak dış politika anlayışı “önce ABD” haline gelmiş Türkiye, savaşı dahi göze alarak Birleşik Devletler ile hukukunu korumaya özen göstermektedir.
Bu ağır ve “yapmayın” mesajı veren yazıyı da Yeni Mesaj gazetesinde Bağımsız Türkiye Partisi lideri Prof. Dr. Haydar Baş yazdı. Prof. Baş, Türkiye’nin “Kurtuluş Savaşı ile emperyalist Batı’nın karşısında ezilen milletler için model ülke olduğunu” ancak bugün bu vasfını ne yazık ki yitirdiğini de özellikle vurguladı.
Kısaca söylemek gerekirse iktidar giderek, ABD’nin isteklerini gerçekleştirmekle, Türk milletinin sağduyusu arasında sıkışmaya başladı. İktidar bu gerçeğin farkında mı bilemem, ama bir şeye dikkat çekebilirim:
- Tayyip Bey giderek daha öfkeli, daha kontrolsüz mü oluyor ne?...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget