Anımsatmalar - Orhan Erinç

1960’lı yıllar. Pembe Konak’tayız.
O yıllarda bütçe görüşmeleri şubat ayında yapılır ve 1 Mart’ta yürürlüğe girerdi. Bu nedenle fazladan bir de mali yılımız vardı.
Cumhuriyet’teki çalışma ağabeylerimizden biri de Türkiye’nin önemli naif ressamlarından Agop Arad’dı (Resmi soyadı Büyükandonoğlu).
Türkçesi de güzeldi ama zaman zaman Ermeni lehçesine öncelik verirdi. Daha çok da çocuklaşmaya niyetlendiği dönemlerde...
Martın ilk günleri de böyle dönemlerdi .
İstihbarat servisine gelir ve sorardı:
- Mayrik merak edoor. Tütün ikramiyesi belli oldu mu?
Nedeni şuydu:
Yine o yıllarda sigara, puro, tömbeki, enfiye gibi tütün ürünlerinden alınan vergilerin bir bölümü ayrılır ve hayattaki şehit yakınlarına eşit olarak bölüştürülürdü. Yanlış hatırlamıyorsam ödemeler de mal müdürlükleri ya da askerlik şubelerinden yapılırdı.
İşte Agop Arad’ın annesinin merakının nedeni buydu. Çünkü oğullarından biri Çanakkale’de ya da Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşmüştü.
Nereden nereye geldik? Ya da getirilmek isteniyoruz?
Dinin devletin her kademesinde eylemli olarak yer almasını yaşama geçirme çabaları bir başka ayrımcılığı da gündeme getiriyor.
Vatan sevgisi zaten “tu kaka” edilmişti. Vatan görevi de sıraya girmiş gibi.
Ey laik devletin ruhu, geldinse üç kez vur...
***
Çok partili siyasal yaşamın ilk kez 1946’da sandığa yansıdığını kabul edersek bu süreçte dört ayrı olağan dışı mahkemenin var olduğunu görürüz.
Birincisi sıkıyönetim mahkemeleridir. İkincisi Yüksek Adalet Divanı’dır. Üçüncü olarak hukuka aykırı diye kaldırılan Devlet Güvenlik Mahkemeleri anılabilir.
Dördüncüsü de kimi hukukçunun “özel yetkili”, kimisinin de “özel görevli” olarak adlandırdığı şimdiki mahkemelerdir.
Birincisinde üç kez yargılandım.
İkincisini de adliye muhabiri olarak izledim.
Üçüncüsü yüzünden İlhan Ağabey’le birlikte ağır ceza heyetinin karşısına çıktım.
Dördüncüsünde ise terörist(!) meslektaşlarım ve arkadaşlarım yargılanıyor. Hasbelkader hepsi ile de bir ilişkim olduğu için karşılaştırma yapabileceğimi sanıyorum.
Peşinen söyleyeyim. Yargı için “bağımsız” derler ama, hem yargılayacağı sanıklara ilişkin suç tanımlarını, hem yargılama koşullarını, hem de kimlerin atanacağını dolaysız ya da dolaylı olarak egemen siyasal güç belirler.
Demokrat Parti iktidarı ile suç ortağı olduğu iddia edilenleri Yassıada’da yargılayan Yüksek Adalet Divanı da özel bir yasayla oluşturulmuş ve görevlendirilmişti.
18 ayrı iddianın davasını gördü. En kalabalık dava Anayasayı İhlal Davası idi. Savunmalar bitince divan toplandı. İncelemeye başlarkenki yaklaşımını teksirle çoğaltılan karar gerekçesinin 70’inci sayfasında aynen şöyle yansıttı:
“Bu yazılı müdafaalar, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Ord. Prof. Sulhi Dönmezer, Ankara Üniversitesi Ceza Hukuku Prof. Burhan Köni, Prof. Faruk Erem, İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden Nurullah Kunter, Prof. Naci Şensoy, Prof. Sahir Erman’dan müteşekkil 6 kişilik bir heyete tevdi edilerek (Bu yazılı müdafaalarda ceza hukuku sahasındaki yabancı mevzuat ve müelliflere yapılan atıfların doğru olup olmadıklarının, yabancı müelliflerin bahis konusu hususlarla ilgili görüşlerinin ve gerektiğinde yabancı mevzuatın ilgili maddelerinin şahsi herhangi bir mütalaa ve kanaat katmadan aynen tercümesi ile yazılı olarak tevdii) hususunda vazifelendirilmiş ve bu heyet tarafından imzaları altında 53 sahifeden ibaret yazılı bir tetkik Divan’a tevdi edilmiştir.”
***
Yüksek Adalet Divanı’nın kararları haklı haksız eleştirilmiştir. Hâlâ da eleştiren, hatta kızanlar vardır.
Ama Divan’ın yukarıya alıntıladığım bölümdeki yaklaşımına bugüne kadar hiçbir özel görevli mahkeme ulaşamamıştır.
Benzerlik ne kelime! Günümüzde kimi iddiaların dayanaklarının kurmaca ya da düzmece olduğuna ilişkin resmi raporlar bile tutuklu sanıklar yönünden ele alınmayı beklemektedir.
Olağandışı denilince durup düşünmek gerekiyor. Ama Yüksek Adalet Divanı’na kızanların büyük çoğunluğundan çıt çıkmıyor. Hatta mutlu olanlar bile var.
Yazıya noktayı, ünlü(!) Mussolini’nin bir vecizesi ile koyalım:
“Fiil önden gider; doktrin onu takip eder.”

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget