İşte, Kılıçdaroğlu'nun "gizlendiğini" söylediği ifadeler - Saygı Öztürk

Hrant Dink suikastıyla ilgili olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bazı ifadeler gizleniyor. Bunlar arasında bir istihbaratçının ifadeleri de var. Onlar ortaya çıkarsa olayın seyri değişir” dedi. SÖZCÜ, bu sözlerden sonra olayın perde arkasını araştırdı, ifadeleri gizlenen kişinin eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun olduğunu belirledi. Uzun, kendilerine “Dink’in öldürüleceğine ilişkin” istihbarat bilgisi ulaştırılmasına rağmen, bunun kendisi ve yardımcılarından gizlendiğini, İstanbul’a da sadece “Dink’e karşı ses getirici eylem yapılacaktır” notunun ulaştırıldığını öne sürdü.

Sabri Uzun’un, Mülkiye Müfettişlerine verdiği ilk ifadede “herkes görevini yapmıştır” demesine rağmen, daha sonra ulaştığı bilgi ve belgelerden sonra müfettişlere başvurup yeniden verdiği ifadede, ise kendi mensuplarını da suçladı, “Eğer benden gizlenmiş olmasaydı, Dink öldürülemezdi” dedi.

İşte, o ifadelerin perde arkası
Sabri Uzun’un, Dink Davası sırasında ifadesine başvurulmasına ilişkin talepler olmasına rağmen ifadesine başyvurulmadı. Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği konunun ayrıntıları şöyle:
Başbakanın emriyle, Dink olayının araştırılması için mülkiye müfettişleri görevlendirildi. 4 Kasım 2009 tarihinde, eski İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un da ifadesi alındı. Müfettişler, Uzun’a, herhangi bir belge göstermeden “Dink’e karşı ses getirici bir eylemde bulunulacağı konusunda İstanbul’a, Trabzon Emniyeti tarafından yazı gönderilmiş. Buna rağmen Dink öldürüldü. Olayda kimin kusuru var?” diye sordu.
Sabri Uzun, “Ses getireci eylem propaganda amaçlıdır. Burada yumurta, domates atmak da, boya sıkmak da var. Bu istihbarata göre hayati tehlike söz konusu değildir. Bu durumda Dink’in korunmasını gerektirecek bir durum yoktur” dedi.

Daireye gönderilen rapor farklı
Sabri Uzun’un İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevini yürüttüğü dönemde, 17 Şubat 2006 tarihinde daireye Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nden gönderilen rapordan, Uzun ancak görevden alındıktan sonra haberdar oldu. O raporda, Dink’e dönük eylemle ilgili şu ifadeler yer alıyordu:
İlk paragrafta, Hrant Dink’e ses getirecek eylem yapılacağı, ikinci paragrafta öldürüleceği, üçüncü paragraf ta, eylemcilerin eyleme giderken baz istasyonlarından takipleri önlemek için telefonlarını götürmeyecekleri, silahı Trabzon’dan temin edecekleri, son paragrafta ise raporu düzenleyen memurun “Bu kişiler, kafaya koyduklarını yaparlar. Bu eylem önemsenmesi gerekiyor” değerlendirmesi yer aldı.

“Gizlenmeseydi, Dink yaşıyor olacaktı”
Daireye gönderilen ancak kendisi ve yardımcısından gizlenen rapordan sonunda haberdar olan Sabri Uzun, Mçülkiye Müfettişliği’ne başvurdu ve edindiği bilgilerden sonra yeniden ifade vermek istedi. 4 Aralık 2009 tarihli ifadesinde Uzun şöyle dedi:

“Trabzon Emniyeti tarafından, o dönem başkanı olduğum İstihbarat Dairesi’nde hem benden, hem de yardımcılarımdan bir şube müdürü tarafından gizlenmiştir. Eğer, bu rapor benden gizlenmemiş olsaydı, olsaydı, Hrant Dink yaşıyor olacaktı. Bu raporu benden gizleyen şube müdürü bu işin kusurlusudur.”

Sabri Uzun, gazeteci Nedim Şener’in İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada da tanık olarak, Dink istihbaratının kendisinden gizlendiğini 15 Nisan 2010 tarihinde yapılan duruşmada da belirtti, mülkiye müfettişlerinin de kendisinden belge gizlediğini ve belge gizlenerek ifadesinin alındığını öne sürdü.

İstihbarata göre önlem farklı
Sabri Uzun, “İstanbul’a gönderilen yazıda, Dink’e ‘ses getirecek eylem’ yapılacağı belirtiliyor. Daireye ise daha ayrıntılı ve öldürüleceği bilgisi gönderiliyor. Ses getirici eyleme göre önlem farklı, öldürülecek istihbaratına göre önlem farklı alınır. Bana intikal etmeyen ve gizlenen bilgiden dolayı itham ediliyorum” dedi. Aynı şekilde, Uzun’un o dönem yardımcılığını yapanlar da, daireye gelen rapordan bilgilerinin olmadığını, bu raporu kendilerinden gizleyen şube müdürünün de, İstanbul’da önemli göreve atandığını belirttiler.

O genelge hükmü uygulanacaktı
Mülkiye Müfettişlerine, verdiği ifadede Uzun, “eğer, Dink’in öldürüleceği bilgisi bizden gizlenmesiydi, 8 şubat 2002 tarihli genelgemiz uyarınca, durumu Koruma Daire Başkanlığı’na bildirir, o kişi hakkında koruma kararı çıkarılırdı. Dink de, yakın koruma altına alınırdı” dedi.

O genelge kurtardı
Dink suikastından sonra dönemin İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler görevden alındı. İdari soruşturma açılınca Güler, 8 Şubat 2002 tarihli genelgeyi mahkemeye sundu, “Bu emre göre koruma kararı aldırma daire başkanlığının görevi. Bana sadece Dink’e ‘ses getirici eylem yapılacağı’ bildirildi” dedi ve bu konudaki bilgi notunu mahkemeye sundu. Bunun üzerine Güler’e verilen disiplin cezası kaldırıldı.
Dink suikastından dolayı kamuda adli ve idari yönden ceza alan kimse olmadı. Uzun’un mahkemede dinlenmesi için avukatların yaptığı başvurular ise kabul edilmedi .

Saygı Öztürk/SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget