Denktaş’la Giden ve Gitmeyen - Erol Manisalı

Denktaş’la Giden ve Gitmeyen - Erol Manisalı Ben Denktaş’ı Yaser Arafat’a, Mandela’ya ve Fidel Castro’ya benzetirim. Ama en şansızının Denktaş olduğuna inanıyorum.

Denktaş’la Giden ve Gitmeyen - Erol Manisalı
Denktaş’ın ölüm haberini 13 Ocak akşamı televizyonda geçen altyazıda okuyunca içimde keskin bir acı duydum; sanki bir şeylerim kopup gitmişti.
Son 40 yılımı onunla paylaşmıştım.
-Londra’da, Münih’te, Köln’de konferanslarda beraber olmuştuk. 1987’de Köln’deki konferansta Prof. Fritz Neumark da vardı.
-İstanbul’da ve Türkiye’deki diğer kentlerde en az 40-50 kere aynı kürsüyü paylaşmıştık.
-1984-1994 arasında Girne’de her yıl düzenlediğim 10 konferansın açılış konuşmalarını Denktaş yapmıştı.
-Girne’deki yazlık evinde ve makamında bilmem kaç kere sohbet edip yemek yemiştik. Hatta birkaç yılbaşını birlikte geçirmiştik.
-1997’de İstanbul Üniversitesi’nde Denktaş’a fahri doktora unvanı verilirken cüppesini, sevgili dostum Prof. Dr. Bülent Berkarda ile birlikte giydirmiştik.
Daha 10 gün önce Aydın Denktaş’la telefonda konuştuk; “Başkan nasıl” soruma “İyi iyi, iyiye gidiyor” diye yanıt verdi, çok sevinmiştim.
İmzalayıp gönderdiğim Denktaş’la ilgili kitabım elinize geçti mi, deyince, neşeli bir sesle; “okuduk okuduk” dedi. Denktaş’ın minik kitapçığı hayattayken okuması çok önemliydi; eski yıllardaki anıları kaleme aldığımı biliyordu. (*)
Televizyonda “Rauf Denktaş’ı kaybettik” altyazısını gördüğümde içimden bazı şeyler kopup gitti sanki. Özgürlüğümden ve sağlığımdan yoksun olduğum günlerde heyecanla evi aramış ve eşime, “Üzülme kardeşim, bunlar da geçer” sözcüklerini içi sızlayarak aktarmıştı.
Anadolu’ya yaslanmış Denktaş
Denktaş’ın arkasında Anadolu insanı, Anadolu halkı vardı. Trabzon’dan Edirne’ye, İzmir’den Antep’e her yerde sevilirdi.
Neden mi? Türk insanının ezilmişliğine ve dış baskılara karşın “Yedi düvele” kafa tutabildiği için. Uzun yıllar Türkiye’deki siyasilerin söyleyemediklerini dile getirdiği için.
Onun, geçen 40 yıl içinde Birlemiş Milletler’de, “Avrupa Konseyi’nde, İslam Kalkınma Teşkilatı’nda yaptığı konuşmalar, dünya siyaset ve diplomasi tarihine geçmesi gereken özellikler taşır.
Uluslararası Girne Konferansları’nı 1984-1994 arasında 10 yıl boyunca düzenlerken açılışta yaptığı kapsamlı değerlendirmeler, Ortadoğu’nun bugün yaşamakta olduğu sorunlara ışık tutar.(**)
Girne Konferansları’na Kanada’dan Japonya’ya, ABD’den Avustralya’ya kadar gelen katılımcılar Denktaş’a hayran olurlardı.
Doğu Akdeniz’de; son yüzyılın en kritik ve stratejik bölgesinde Kıbrıs Türk halkının (ve Anadolu’nun) çıkarlarını son 50-60 yıl boyunca korumaya çalışan bir lideri ve zarif bir insanı kaybettik.
Ben Denktaş’ı Yaser Arafat’a, Mandela’ya ve Fidel Castro’ya benzetirim. Ama en şansızının Denktaş olduğuna inanıyorum.
-Castro’nun arkasında koca bir Latin dünyası vardı.
-Mandela sonunda; yalnız Doğu’dan değil Batı’dan da destek gördü.
-Arafat, mücadelesi sonrasında “meşru ve eşit taraf” olarak geniş bir kesim tarafından kabul edildi.
-Ama Denktaş yapayalnızdı; arkasında sadece Anadolu’nun halkı vardı.
Denktaş gelmiş geçmiş en karizmatik liderlerin ön sırasında yer alan bir insandır.
(*) E. Manisalı, “Denktaş’ın Öbür Yüzü”, Kırmızı Kedi, 2011
(**) Turkey’s place in Europe and in the Middle East, Okan Univ. 2009, Edited by E. Manisalı

Erol Manisalı/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget