Küresel Tuzak- Ilımlı İslâm - Rifat Serdaroğlu

Amerika’nın uzun zamandır temel politikasını değiştirerek, “Yumuşak Güç” politikasına geçtiğini daha önce yazmıştım. Bu politikanın esası şudur;

“Yapma, yaptır. Taşeron kullan. Ellerini ve adını daha fazla kirletme. Maliyeti düşür. Dünyanın senden daha fazla nefret etmesine fırsat verme. Bu imajını değiştir.”
Bu politikanın belirgin sonuçlarından en önemlileri, Obama’nın (zenci-Hüseyin-kökü İslam-kendisi Hıristiyan) ve Hillary Clinton (Bayan-Beyaz-Soyadı avantajı) göreve getirilmeleridir.
ABD,  güvenilir araştırma şirketi Gallup’a bir araştırma yaptırmıştı; 10 Müslüman ülkede ve 20 bin kişiyi bulan alan çalışmasında Müslüman ülkelerinin “Şeriat’a” bakışı incelendi.
Türkiye; % 57 Yasamada Şeriat olmasın, %23 sınırlı oranda olsun, %9 Şeriat, Yasamanın tek kaynağı olsun, sonucunu verdi…
Daha sonra ABD Eski Dışişleri Bakanı Colin Powell, “İslam Cumhuriyeti”  lafını söyledi. Çoğu kişi bu sözü “Dil Sürçmesi” olarak algıladı. Hal bu ki bilerek söylenmişti. Powell’a göre; “Müslüman iseniz kutsal kitabınız Kuran-ı Kerimdir. O da Şeriat demektir. İslam dünyası liberal olabilir, demokratik de olabilir. Ama Lâik olamaz. Türkiye’nin İslam ülkelerine model olabilmesi için yarım basamak aşağı çekilmesi lazımdır. Yani, insanlar Lâik olmaz ama Devlet Lâik olabilir çizgisine getirilmelidir. (Başbakan Erdoğan’ın söylediği gibi)  Buna  ‘Ilımlı İslam’ denir” demektedir.
Powell’a göre, Ancak o zaman “Medeniyetler Çatışması” tehlikesi engellenebilir ve Arap dünyasını “Liberal-Demokratik ve Yarı Lâik” yapısını oluşturmak mümkün olabilir…
Bütün bunlar üst üste konduğunda AKP Hükümetinin, ABD’nin bölgemizde yapacağı faaliyetler için “Gönüllü Taşeronluğu” üstlendiğini çok net olarak görünüyor.
Zaman zaman kendimize sorduğumuz, “Yahu ne oluyor, daha geçen hafta ailece kahve içmeye gittiğiniz adamı, bu gün öldürecek hale geldiniz, bu ani değişiklik nasıl oldu” sorusunun cevabını da almış oluyoruz. Cevap; “Patron öyle istedi…”
Ülkesini-Bağımsızlığını- özgürlüğünü- insanını seven hiç kimse bunu kabul etmez velev ki AKP, ülke adına iyi sonuç almak pahasına bu “taşeronluğu” üstlendi diyelim, sonuç ne oldu?
Libya;
Başbakan Erdoğan’ın bu konuda çizdiği zik-zaklar dünya rekoru gibidir. Önce Kaddafi’den “İnsan Hakları Ödülü” alacaksınız. Hemen ertesinde Nato’nun Libya saldırısı için “Nato’nun Libya’da ne işi var. Biz asla izin vermeyiz” diyeceksiniz, sadece bir hafta sonra ise gemiler-uçaklar-denizaltılarla Libya’ya saldırının bekçiliğini yapacaksınız. Binlerce Müslüman’ın ölümünde sizin de katkınız olacak. Bavullarla para göndereceksiniz, sonunda Libya’yı “Şeriat Düzenine” teslim edeceksiniz…
Mısır;
Mübarek’i yıkmak için, her türlü araç kullanıldı ve Mübarek yıkıldı. Yerine Askeri bir Cunta geldi. Milyonlarca Mısırlı yine Tahrir Meydanında. Mısır Ordusu, kendi insanını öldürüyor. Seçimler yapılacak ve Mısır, “Müslüman Kardeşlerin”  yönetiminde  “Şeriat’a” teslim edilecek.
Suriye;
ABD ve İsrail’in rahat bir şekilde  İran’a saldırması için, Suriye’nin aynen Irak gibi 3’e bölünmesi gerekiyor!..  Türkiye’nin, Suriye politikasında 180 derece dönmesinin sebebi de budur.
Şimdi bu konuda “Arap Ligi” denen ülkeler kullanılmaktadır. Hangi ülkeler bunlar?  Sudan-Yemen-Kuveyt-Birleşik Arap Emirlikleri-Suudi Arabistan-Bahreyn-Umman-Mısır-Somali gibi her birinde yönetimin hür ve eşit seçimle işbaşına geldiği, demokrasi ve insan haklarının tamamıyla uygulandığı, özgür ve demokratik ülkeler mi, yoksa diktatörlüğün kol gezdiği, insanların sorgusuz sualsiz kafalarının kesildiği, kadının yok sayıldığı ülkeler mi?
Suriye bu ülkelerin hepsinden daha özgürlükçüdür. Hiç olmazsa göstermelik de olsa Baas diye bir parti var!…
Bu ülkelerin tamamı Amerika’nın emir eridir, Şimdi bunlar sözüm ona Suriye’ye akıl ve düzen vermeye çalışıyorlar…
Bir sürüde arkadaş olan koyun ile keçi, çitin önüne gelmişler, önce koyun atlamış. Bir bakar ki arkasında keçi katıla katıla gülüyor. “Hayrola ne oldu” diye sorunca, keçi “çitten atlarken kuyruğun havaya kalktı, kıçın göründü” der. Koyun, “sen önce kendi kıçına bak, kıçın devamlı açıkta” der…
Bu fıkrada olduğu gibi, demokrasinin kırıntısının yaşanmadığı, Amerika’nın esiri bu ülkeler taşeron olarak öne sürülüyorlar. AKP yönetimi sayesinde Türkiye kendini bu Arap Liginin içine atıp, hür dünyaya kendini güldürmeye devam ediyor.
ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde Eşbaşkan olarak görev alan Başbakan Erdoğan şu sorulara cevap vermek zorundadır;
*Suriye politikanıza karşı çıkan Çin ile ilişkilerimiz ne durumdadır?
*Rusya, Suriye’ye yapılacak bir saldırıda onun yanında olacağını söylemiş ve 3 Savaş Gemisini Akdeniz’e göndermiştir. Ayrıca Rusya, Kafkaslara, Türkiye de kurulacak “Füze Kalkanına” karşı füzeler konuşlandıracağını açıkladı. Bu durumda Türkiye hedef ülke mi oluyor?
*Aynı şekilde İran, kendisine olabilecek bir saldırıda ilk hedefinin Türkiye de ki “Füze Kalkanı” olacağını açıkladı. İran’ın bu tutumuna ne diyorsunuz?
*Irak Cumhurbaşkanı  Talabani, Türkiye’nin Suriye ile ilgili taleplerine karşı çıkacaklarını söyledi. Nasıl dostluk bu?
Sonuç olarak ABD’nin Arap ülkeleri için biçtiği “Liberal-Demokratik-Yarı Lâik model”  fiilen çökmüştür.
Türkiye’nin bir an önce kendine gelip, kendisini bu Küresel Tuzaktan kurtarması gerekmektedir.
Öyle bir fırtına yaklaşmakta ki, Türkiye ya aklını başına alıp kendini koruyacak, ya da büyük yara alacaktır. Sonuç ne olursa olsun ilk etapta, taşeronluğu gönüllü kabul edenler bu milletin başından defolup gideceklerdir.
Çare bellidir. Ulus Devlet Yapımızı, Üniter yapımızı, birliğimizi, bütünlüğümüzü koruyacağız ve  “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesine sonuna kadar sahip çıkacağız…
Sağlık ve başarı dileklerimle 

Rifat Serdaroğlu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget