Kanlı Pazar’dan Başlayalım - Işık Kansu

CHP’den seçtirilmiş milletvekilinin tuttuğu çanağı dolduruyorlar şimdi. Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarına bakarsanız, CHP’nin geçmişinde adam kesmek, katliam, halk düşmanlığı varmış.
CHP’den seçtirilmiş milletvekilinin “tarafsız” diyerek Dersim için yardım istediği Abdullah Gül de “Türkiye’de tabular yok artık. Herkes her şeyi tartışabilir” diyor.
Tartışalım o zaman. Kanlı Pazar’dan başlayalım örneğin:
İstanbul’a gelen ABD 6. Filosu’nu kınamak üzere öğrenci ve işçi örgütleri 16 Şubat 1969 Pazar günü bir yürüyüş düzenlerler. Bunun üzerine Komünizmle Mücadele Derneği (KMD) ve Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), bu yürüyüşte “komünistlere ders vermek” ve 6. Filo’yu korumak üzere cihat çağrıları yapar.
O dönemde MHP’li olar Yaşar Okuyan, Kanlı Pazar öncesini şöyle anlatır:
“MTTB ve KMD’nin yöneticileri arkadaşımız, ağabeylerimizdi. İç içeydik. Kanlı Pazar öncesi olayların gizlisi saklısı yoktu. Hazırlıklar açıkta yapıldı. Mesela MTTB’ye kamyonlarla sopalar geldi. Gelen geçenin gözü önünde kamyonlar boşaltıldı. Sonra dövüşeceklere dağıtıldı.”
16 Şubat 1969 gününü Orhan Tüleylioğlu, um:ag Yayınları’ndan çıkan “Neden Öldürüldüler? Bu Kan Kurumaz” adlı kitabında özetle şöyle anlatır:
“ABD karşıtı göstericiler Taksim’e doğru yürüyüşe geçmek üzere Beyazıt’ta toplanırken sağ militanlar da saatler öncesinden Taksim’e gelmişti. Kamyonlarla ve otobüslerle Anadolu’nun her yanından taşınan KMD üyesi dinciler ve ülkücü komandolar Dolmabahçe’ye toplandılar; kıble olarak 6. Filo’yu alarak, tekbirlerle cihad namazı kılarak ve ‘Kanımız aksa da zafer İslamın’ sloganlarıyla Taksim’e yürüdüler. Taksim Parkı’nda da toplu namaz kılan bu militanlar, ellerinde taş ve sopalarla alana girecek göstericileri beklemeye koyuldular.
Göstericiler Taksim’e girerken, sağcı militanların sopalı, taşlı ve bıçaklı saldırısına uğradı. Beş dakika içinde, Taksim kana bulanmış, Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan bıçaklanarak öldürülmüş, yüzlerce gösterici yaralanmıştı. Ortada cinayet vardı; ama polis yaralananları topluyor, saldırganları engellemiyordu. Polis saldırganları değil, miting kolundan İstiklal Caddesi’ne, Elmadağ tarafına kaçanları yakalamıştı.
Saldırganların zafer çığlığı, nutukları, tam 90 dakika sürdü. Yakılan gazeteler ve yürüyüşçülerin elinden alınan döviz ve pankartlar, birer savaş ganimeti gibi polise gösteriliyor, ellerdeki sopalar, meydan muharebesini kazanmışların kılıçları gibi havada sallanıyordu.”
Kanlı Pazar ile yüzleşelim, Kanlı Pazar’dan hesap soralım:
O yıllarda MTTB üyeliği, Merkez İcra Konseyi Muhasipliği yapmış olan Abdullah Gül, Devlet Denetleme Kurulu’nu çalıştırsın.
Aynı dönemde MTTB üyeliği, Tesisler Müdür Yardımcılığı, Kültür Müdürlüğü yapmış olan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık arşivlerini açsın.
MTTB mitinglerinde ateşli konuşmalar yapmış olan Cemil Çiçek de konuyu Meclis’e taşısın.
Bilelim, öğrenelim, tartışalım... Kim ABD çıkarları peşinde insanları katletmiş, sopalarla dövmüş, bıçaklamış, yaralamış; anlayalım.

Kurultay Önerileri
Eski CHP Gençlik Kolları Başkanı Ayhan Yalçınkaya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir mektup göndererek parti tüzüğünün büyük kurultayda değil, şimdi değişmesi gerektiğini aktardı. Gerekçeleri çok ilgi çekici:
“Genel başkan adayı olabilmek için mevcut tüzükte öngörülen yüzde 20 imza şartının yeniden düzenlenmesi gerektiğini sizin defalarca yaptığınız açıklamalarda görmek mümkündür. Genel başkan adayı olabilmek için fazla görülen yüzde 20 imza, ilçe ve il başkan adayları için de fazladır. Bu nedenle ilçe ve il kongrelerinden önce bu düzenleme yapılmalıdır.
Kurultay delegasyonunun iller bazında dağılımında adaletsizlikler vardır. Örneğin, milletvekilimiz olmayan Şanlıurfa’nın 24, 1 milletvekilimiz olan Konya’nın 28 delegesi varken, 13 milletvekilimiz olan İzmir’in sadece 52 kurultay delegesi vardır. Mahalle seçimlerimizde alınan oy delege sayısını belirlerken kurultay delegasyonunda da bu sayının o ilin milletvekili sayısına ve alınan oya göre hesaplanması daha adil olacaktır. Eğer bu konuda bir düzenleme yapılacaksa bunun il kongrelerinden önce yapılması gerekmez mi?”

Paralı
Paralı askerlik, askerliğin özelleştirilmesi anlamına gelir ki, diğerlerinde olduğu gibi yoksulların zararınadır.
Yoksullar bunun ayırdına varacaklar mı?
Ulusal varlıklar satılırken gösterilmiş tepkilere bakıp soruyu yanıtlayabiliriz:
Yüzde 50’si varmayacak.

Kırılan
İleti, Prof. Dr. Aysıt Tansel’den geliyor: “Babam, şair Oğuz Tansel’in Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarında adının yazılı olduğu taşı kırmış ve ufalamışlar. Bunun kötü amaçla yapıldığı kesin. Demek ki şairlere saldırılar sürüyor.”
Barbarca bir yıkım döneminden geçiyoruz.

Bininci gün
Cumhuriyet okurlarından duyuru:
“Mustafa Balbay’ın tutukluluğunun bininci günü olan 30 Kasım’da, saat 12.30’da Milli Egemenlik Parkı’nda olacağız.”

Işık Kansu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget