Atatürk ve Dersim - Rıza Zelyut

Türkiye'nin gündemini değiştiren Dersim olayları ile ilgili olarak herkes eteğindeki taşı döküyor. Buradan hareket ederek Atatürk'ü katliamcı gibi göstermeye çabalayan bir kesim de var. Bunlar; tarikatçı-Kürdistancı-liberal ittifakı.
Daha önce yazdığım üzere; 1937 nevruzunda köprü yakıp karakol basarak saldırıya geçen Dersimli  eşkıyaya karşı,  Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan İsmet İnönü harekat yapılması kararı alıyorlar.  6 büyük aşiretin katıldığı ve Seyit Rıza'nın yönettiği ilk ayaklanma; 1937 eylül başında bastırılıyor.  Elebaşıları yakalanıp yargılanıyor ve aralarında Seyit Rıza'nın da bulunduğu 7 kişi idam ediliyor.
Elimizdeki en yeni resmi belgeye göre; bu operasyonda  öldürülen isyancı sayısı 262'dir.  Ordu ise 30 şehit vermiştir ve 51 asker de yaralanmıştır.
Görüleceği üzere, İnönü-Atatürk harekatında tamamen Dersim'deki derebeyleri hedef alınmıştır ve sivil halktan kayıp yoktur.

ORADA ATATÜRK YOKTU

1938'deki harekatı ise Celal Bayar- Fevzi Çakmak ikilisi yürütmüştü; Çünkü; 25 Ekim 1937'den beri de başbakanlık koltuğunda Celal Bayar oturuyordu. Yine resmi belgeye göre13 bin 160 insanın öldürüldüğü bu ikinci operasyonla Atatürk'ün ilgilenecek hali yoktu. Hastalığı ilerleyen Atatürk'e  22 Ocak 1938'de  Dr. Nihat Reşat Belger siroz  teşhisini koymuştu.  Atatürk'ün sağlık durumunun hızla bozulması üzerine Başbakan Celal Bayar Avrupa'dan iki hekim getirilmesini önermiş ama o kabul etmemiş; 6 Mart 1938'de Çankaya Köşkü'nde 5 Türk doktor konsültasyon yapmış; Atatürk'ün siroz hastası olduğu, çalışmayı kesmesi istenmişti. Lakin Atatürk'ün hastalığı hızla ilerlediği için Fransa'dan  Dr. Noel Fissenger getirildi. Bunun üzerine Avrupa basınında 'Öldü, ölüyor!' haberleri çıkmaya başladı.
Atatürk, hastalığı hızla ilerlediği için devlet işlerinden uzaklaşmak zorunda kaldı; 26 Mayıs 1938'de Ankara'dan ayrıldı, İstanbul'a hareket etti. İstanbul'da 1 Haziran 1938'den 25 Temmuz 1938'e kadar Savarona yatında tedavisine devam edildi.  Sonra Dolmabahçe Sarayı'na geçirildi ve burada 10 Kasım'da hayata veda etti.

DERSİMLİLERİ HEP KORUDU
Dünkü yazımda da gösterdiğim gibi; Atatürk, Dersim halkının Alevi Türkmen olduğunu biliyordu ve onlara zarar gelmesini istemiyordu. Tam 15 yıl boyunca oraya barış heyetleri yolladı. Lakin; Dersim derebeyleri, yeni kurulan Türkiye'yi tanımıyor; devlet içinde devlet gibi davranıyorlardı. O yüzden 1937'de operasyon yaptırdı amma belgelerin de açıkça gösterdiği üzere halka zarar vermedi.
Onun koruyucu eli 1938'deki ağır hastalık yüzünden bölge üstünden kalkınca gidip sadece derebeylerini değil sivilleri de kırdılar.

ALEVİLER'İN MÜRŞİDİ ATATÜRK'TÜR
Peki bu kırımı  yapanların günümüzdeki uzantıları kimdir hiç düşündünüz mü?
Sadece bir ipucu vereyim anlarsınız: İstanbuldaki o havaalanından Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in adını silip BBP'nın ölen genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun adını verelim diyenler... Güya, şimdi Dersimlileri, Alevileri  bu Muhsin Yacızıcıoğlu dostları savunuyor.
***
Bu Dersim tartışmalarının temel sebebi; cumhuriyetle hesaplaşmaktır; doğru... Onun gerisindeki sebep ise; Alevilerin kafasını bulandırmak; onlarda Atatürk hakkında kuşku uyandırmaktır. İşte son yıllarda Avrupa ülkeleri tarafından da desteklenen ve gündeme getirilen 'Dersim Soykırımı' iddiasının derin sebebi budur.
Lakin başta Tunceli'nin sağduyu sahibi insanları olmak üzere; gerici taburu ne söylerse söylesin Alevi toplumu Atatürk'e bağlılıktan asla vazgeçmeyecektir.
Onların gözünde Atatürk; hem Hacı Bektaş Veli'nin hem de Şah-ı Merdan Ali'nin don değiştirerek 20. Yüzyıl'da ortaya çıkmış halidir.
Münkir ister kabul etsin ister etmesin...

Rıza Zelyut/GÜNEŞ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget