Rüzgarın Kızı Öldü! - Özgen Acar

Rüzgarın Kızı Öldü!
Ona kim “Rüzgârın Kızı” adını taktı, bilmiyorum. Gerçekten gazetecilikte rüzgârın kızıydı. Ama bana soracak olursanız Nilüfer Yalçın (1923- …..) “Cumhuriyet’in Kızı” idi…

Gazeteciliğe başladığım 1960 Ankara’sında 135 gazeteci vardı. Nilüfer Abla da onlardan biriydi.
27 Mayıs öncesinde Sakarya Caddesi’ndeki Dünya gazetesinde tanımıştım ilk kez.
Eşi Aydın Yalçın fakültede ekonomi profesörümdü. Birlikte, ayrıca “demokrasi ve özgürlük” amaçlı “Forum” dergisini çıkarırlardı. Nice değişik görüşlü siyasacı, akademisyen yazarlardı iki haftada bir Forum’a. Bir anlamda sonrasının soldaki “Yön” dergisinin de önünü açmıştı.

1961 Anayasası ile Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) kurulunca orada sık sık karşılaşırdık. Ben Cumhuriyet’te, o Milliyet’te idi. O tarihe kadar Ankara’da ekonomi muhabiri yoktu. O Ankara’daki ilk “diplomasi muhabiri” idi. Eşinin ekonomi profesörü olmasından dolayı, o çevreye yakınlığı nedeniyle, kendisine bir de “ekonomi muhabirliği” yüklenmişti.
1963’te ilk Kıbrıs olayı patladığında ve Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşmasını imzalaması nedeniyle ben de “ekonomiye” ek olarak “diplomasi” ile degörevlendirilmiştim. Daha sık görüşür olduk. Rakiptik, ama karşılıklı olarak çok iyi bir bilgi alışverişimiz ve işbirliğimiz vardı.

DP hükümeti ekonomiyi çökertmişti. 27 Mayıs öncesinde aralarında albayların da olduğu memurlar, geceleri taksilerde şoförlük yapıyorlardı. Hazine tam takır, dış ödemeler 1 dolara muhtaçtı.
27 Mayıs sonrasında İsmet İnönü hükümeti “Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün (KAAÖ)” 2. maddesinde yer alan şu kuralı harekete geçirdi:
“Taraflar, özgür kurumlarını güçlendirerek, bu kurumların üzerine kurulu olduğu ilkelerin daha iyi anlaşılmasını sağlayarak ve istikrar ile refah koşullarını geliştirerek barışçıl ve dostça uluslararası ilişkilerin daha da geliştirilmesine katkı yapacaklardır. Uluslararası ekonomi politikalarında çatışmayı ortadan kaldırmaya yönelecekler ve taraflardan herhangi biri ya da hepsi ile ekonomik işbirliğini teşvik edeceklerdir.”

Bu kural ilk ve son kez Türkiye için uygulandı. (Yunanistan da bugün bu kuralı kullanabilir!) Üç ülkenin en önemli üç ekonomist-siyasacısı “Akil Adamlar” olarak Türkiye’ye geldi. Görüştüler.

Dönüşte “Avrupa Ekonomik ve İşbirliği Örgütü’nün (AEİÖ)” şemsiyesi altında “Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumunu” kurdurdular. AEİÖ üyesi ülkeler, Türkiye’ye kredi açtılar, bağışta bulundular. Lüksemburg’dan 100 bin dolarlık yardıma bile el açıldı!

Ben “çömez” olarak, “deneyimli” Nilüfer Abla ile bir akşam üzere DPT’nin o zaman TBMM’de bulunan binasına gitmiştik. Teksir odasının önündeki sehpaya sayfaları dizilmek üzere bırakılmış, 10-15 sayfalık İngilizce bir “gizli belge” gördük. Rüzgârın kızı belgeye baktı, hemen birer sayfa toplayıp “Hadi yürü!” dedi. Milliyet bürosuna gittik.
Gizli belge, üç “Akil Adama” verilecek Türkiye’nin görüşlerini içeriyordu. Nilüfer Abla Türkçeye çevirdi, haberleştirdik ve yayımladık. Ertesi günü ortalık birbirine girdi. Bırakın DPT’ce hazırlanmış belgenin akil adamlara verilmesini, daha Başbakan İnönü’ye bile sunulmamıştı. O gün bugündür bilinmeyen bu haber böyle sağlanmıştı!

İran’da Humeyni Devrimi ile Tahran’daki ABD Elçiliği basılıp gizli belgelere el konulmuş, sonra onlar yayımlanmıştı. Bir anlamda, o yılın Vikileaks olayı idi. Ankara çıkışlı belgeler içinde en çok Nilüfer Abla’nın diplomatlarla dış siyasa konuşmaları yer almıştı. O Türkiye’nin en iyi diplomasi muhabiriydi.
Dört yıllık Yunanistan görevimden sonra Çetin Emeç ve Aydın Doğan’ın istekleri doğrultusunda 1984’te Milliyet’in Ankara Haber Müdürü oldum. Nilüfer Abla hiçbir zaman bir “çömezin” başına getirilmesinden yüksünmedi, her türlü yardımı yaptı. O, haber için yaşadı, haberin arkasından değil, daima önünden koştu.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget