'O neden Samanyolu’na çıkıyor?' - Can Ataklı

O zaman kendisi niye Samanyolu habere çıkıp konuşuyor?” Olabilir, Canan Hanım kasıtlı davranmamış, uzatılan mikrofona konuşmuş olabilir. Ama benim takıldığım “O da Samanyolu’na konuşuyor” demesi.

'O neden Samanyolu’na çıkıyor?' - Can Ataklı
İnternet başında bazı haber sitelerini gezerken bir başlık görüp meraklandım. Diyordu ki “Canan Arıtman Can Ataklı’ya cevap verdi.” Bir an toparlayamadım, “Canan Hanım bana ne cevabı veriyor?” diye düşündüm ki, yazının içinde geçen Samanyolu Haber kelimesini görünce aklıma geldi.
Pazar akşamı Samanyolu Haber’de Sinem Dinçay’ın konuğu idim.
45 dakika süren sohbette Dinçay pek çok soru arasında “Canan Arıtman’ın CHP’nin seçimlere Baykal’la girmesi halinde yüzde 35 oy alacağı iddiasına ne diyorsunuz?” diye bir soru sordu. Cevabım aynen şöyle oldu; “Şuna hakkınız yok siyasetçi olarak. Sizi siyasi hayatınız boyunca bir kere bile haber yapmayan ya da yaptığı her haberde yerin dibine batıran yayın organlarına gidip kendi partinizi şikâyet ediyorsanız, burada bir arıza var. Canan Hanım kendisine en ağır hakaretleri yapan bir televizyona çıkıp konuştu. Buna hakkı yok, orada eleştiremezsiniz. Peki bir düşünsün, Canan Hanım neden o kanalda sana bunu söyletiyorlar? Demek ki bir hata var.”
Kastım şuydu; Canan Arıtman bu açıklamasını AKP’nin yayın organı gibi çalışan bir medya kuruluşuna yapmıştı. Geçmişte de bunu gördük, kendi içinde bulunduğu yere hakaret etmek isteyenler hemen en karşıt olana koşuyorlar. Çünkü biliyorlar ki, o karşı medya grubu söylenen sözlerin üzerine mal bulmuş gibi atlayacak ve manşet yapacak.
Aynısını Baykal da yapmıştı. CHP ile ilgili en sert eleştirileri Taraf Gazetesi üzerinden söylemişti. O zaman da Baykal’ı eleştirmiş ve “Kendisini bugüne kadar hiç manşet yapmayan, adının geçtiği her haberde de hakaret eden bir gazeteye bu kadar önemli açıklama verilir mi?” diye sormuştum.

Canan Arıtman, bu sözlerim üzerine yine aynı kanal üzerinden cevap vermiş ve demiş ki “Hangi kanalmış? Ben birçok televizyona konuşuyorum. Baykal olsaydı yüzde 35 oy alırdı açıklamamı Beyaz Gazete’ye ve bir haber ajansına yaptım. Haber ajansı dolayısıyla birçok kanala haber oldu. Biz siyasetçiyiz kamuoyuna bir şekilde ulaşmamız gerekiyor. Bu tür seçicilik yapmıyorum, o kanala konuşurum, bu kanala konuşmam diyen bir insan değilim. O zaman kendisi niye Samanyolu habere çıkıp konuşuyor?”

Olabilir, Canan Hanım kasıtlı davranmamış, uzatılan mikrofona konuşmuş olabilir. Ama benim takıldığım “O da Samanyolu’na konuşuyor” demesi.

Canan Hanım’a farkı anlatayım: Seçim öncesinde de seçim sonrasında hiçbir ayırım yapmadan beni davet eden her kanala gittim, gideceğim de. Bu kanalların hepsinde de nasıl düşünüyorsam, neye inanıyorsam onun anlattım. Kanallara göre davranmadım. CNN çağırdığında söylediklerimi Samanyolu’nda da söyledim. Öfkeye kapılıp benim gibi düşünenleri, karşı görüşteki medya organlarında eleştirmedim. Ve inanıyorum ki eğer beni ayırım yapmadan her görüşteki kanal davet edip ekran açıyorsa bu tavrımdan dolayıdır.”

Sonuç olarak Canan Arıtman ya da bir başka CHP’li ile veya iktidar partisiyle bir alıp veremediğim yok ve olamaz da. Bu olayı böyle detaylı anlatmak da istemezdim ama, seçim sonrası medyada kaynatılmaya çalışılan “cadı kazanlarına” şımarıklığın verdiği terbiyesizlikle “gazetecilere ayar vermeye kalkanlara” karşı da bir tavır göstermek istediğim için yazdım.



*****

CHP’liler hem CHP’ye hem de Tuncay Özkan’a bilerek mühür bastı

CHP adına sandık görevi yapan bir okurumdan aldığım mesajı aynen iletiyorum:

Ben size bu yazıyı size bilgi vermek için yazıyorum, Ben CHP Kadıköy ilçe örgütünde üyeyim.Son seçimde Acıbadem’deki en çok sandığı olan bir okulda sandıkların sorumlusuydum. Benim sorumluluğumda olan okulda yaklaşık % 8-10 civarında hem CHP hem Tuncay Özkan’a evet mührü basılı seçmen pusulası çıktı. Benim CHP sandık görevlisi arkadaşlarım sandığa her gelen seçmeni tek tek uyardığı halde bu oranda oy çıktı. Ben ne yazık ki bunun nedenini içim acıyarak yazıyorum. Benim CHP’ye bu oyları atan vatandaşıma Güneydoğulu vatandaşım çok güzel bir ders verdi. Hem de okuması yazması olmayan vatandaşım. Ellerinde iplerle seçmen pusulasını ölçerek. Maalesef Kadıköy seçmeni hem CHP hem de Tuncay Özkan’a mührü basarken inanın bilerek bastı. Geçerli olmaması için değil, ikisini de istediği için bastı. Her ikisine de basarken oyunun geçersiz olduğunu bilmiyordu. İnanın bilmiyordu. Bunu bizzat çok kereler duydum. Gerçi bunda biraz da tweet ve email’ler sebep olduysa da %90’ı gitti iki yere mühür bastı. TÜİK rakamlarına bakın Kadıköy Türkiye’nin eğitim ve gelir seviyesi en yüksek halkıdır. Peki neden bu kadar büyük bir hata yapıldı? Bilinçli seçmen olmamasıdır. Atatürkçü’yüz demekle bilinçli seçmen olunmuyor. (G. F.)



*****

BDDK, “Hanehalkı borçluluğu hızlı artış gösteriyor.” diyerek bankaları uyarmış. Anlaşılan bol bol kredi kullanıp borçlanan vatandaşın, devletteki kredisi tükenmeye başladı! (Gani Yıldız)



*****

Mudanya’ya bir polis!

Bursa Festivali’nin açılışı için İDO ’nun Yenikapı Mudanya hattını kullandım. Bandırma ve Mudanya hattını çok kullandım bugüne kadar.

Bandırma değil ama Mudanya çıkışı bir felaket.
Eğer feribotun çıkış kapısına çok yakınsanız sorun yok. Ama az sonra şehir içi trafiğine takılıyorsunuz ve perişan oluyorsunuz.

Bunun nedeni iskelenin yanlış yere yapılmış olması. Arabalar direkt kent içine boşalıyor ve daha ilk kırmızıda trafik tıkanıyor. Ardından ana yola giriş neredeyse ‘O’ gibi, burada bir daha sıkışıyorsunuz.
15 dakikalık yol çıkıyor bir saate.

İskelenin yerini değiştirmek ve kesintisiz bir bağlantı yolu yapmak gerek, ama zamana kadar sadece bir polis bile işi çözebilir.

Yapılacak şey çok basit. Feribot gelince kavşaktaki kırmızı ışığın başına bir trafik polisi konur, yoğun gelen araçlara daha uzun süre yol verir ve beklemeleri ortadan kaldırır.
Günde 3 ya da 4 kez yapılacak bu uygulama ile hem Mudanya halkı rahatlar hem de yolcular perişan edilmez.



*****

Korkuluk

Antalya gezimizde rehber bizi falezlerin hemen kenarına götürdü, “Burası çok tehlikeli bir yer” dedim aşağı bakmamaya çalışarak, “Şuraya bir korkuluk koysanıza.” Rehber “Denedik ama bize çok pahalıya mal oluyor. Patron sonunda vazgeçti” diye cevap verdi. “Nasıl yani?” dedim şaşırarak. “Sormayın” dedi rehber, “Aşağı uçan her turist korkuluğu da mutlaka yanında götürüyor! Korkuluk masrafını düşünsenize.” (Yıldırım Tuna)

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget